15.12.2010

21.11.2010

dört dörtlük bir dört ayak olduğum geçeği

9 günlük tatilin özeti kabızlık ve bir takım yorgunluklar olmamalıydı.
'ben bu tatil çok güzel diynendim hiç evden çıkmadım' diyen gürkan emekçiye azıcık özendiğimse çok doğru.bizse nusretle türlü şaşkınlıklar, türlü koşturmalar içerisinde herkesin gönlünü hoş tutmaya çalışırken herkesi küstüren insan çeşidiyiz.İşleri ya da imkansızlıkları olunca insanlara onları önemsemiyomuşuz gibi gelmesini bi türlü anlayamayan iki obsesifin acı dolu hikayesi ile pek yakında sinemalardayız.(yes man tadında nusreti jim carrey oynıycak beni de katy perry oynayabilir daha karar vermedim)
Evet sevgili elo shity sana yazmadığım zaman dilimlerinde ciddi bir ilişkiye adım atıp ilerleme kaydettiğim çok doğru.Giderek sağlıklılaşıyorum.
Burdan sesleniyorum ki sevgili doslar:
yemin ederim biz(nusret bizlik algım gelişti diye ço sevinsin) birazcık bencil olsak da, insanüstü sevgi doluluğa sahip insanlarız; ama davranmayı açıklama yapmayı gerçekten hiç bi türlü bilmiyoruz ondan hayatımız bir mafolmalar silsilesi olabiliyor.4 tane balık burcu çocuğumuz olsun sevgi doluluğumuzdan herkesi tiksindirelim, ev içinde sürekli hiç kimse beni sevmiyo diye ağlayan ya da azıcık başımı okşar mısın diye yavaran insancıklar olsun fantazimiz ise çok gerçekçi.

özel hayatımı ballandıra dalandıra anlattığım bir başka blog yazısında yeniden buluşmak üzre.
Tanrı David Pajo'yu korusun. Ne varsa David'lerde var.

20.10.2010

6.10.2010

pretty girls make graves*

hayatta en samimi bulduğum şey son günlerde yılmaz morgülün twitleri olduğu için kendime karşı anlamsız ağlamaklı bir buruk duygu içerisindeyim.bu aralar ya 26 ya 27 yaşındayım ondan da emin değilim.eskiden hala yaşayıp yaşamadığımı kontrol etmek için yazı yazıp yazamadığıma bakardım insepşın hesabı at cebe bi nesne ağırlığını kontrol et.karabasanım geri döndü rep şeklinde.keşke korksaydım karabasanımdan.

melih bekket diye öğrencim var ona samuel beckket kitabı hediye edeceğim için seviniyorum bi tek.küçük mutluluklar.yangın öğretmen kafaları.

içimde hep bir ağız dolusu küfür(tutmasam şiir olacak yazdıklarım)

o düzensiz ruhlarınız ehlileşemeyen halleriyle hayatınızda hiç yerim ve zamanım olmadığından başka bir şey anımsatmıyor bana ne yazık ki.

bazılarınızın telefonlarını açamıyor

bazılarınızın yazdıklarını okuyamıyor

bazılarınızıysa ibadet ediyorum yıllardır.

tümünüzdeki eksiklerin nedeniymişim gibi
türünüzdeki eskiklerin kusursuz nedeniymişim gibi.

* I'm not the woman you think I am
I'm not the woman you think I am
I could never be your woman



30.09.2010

28.09.2010

kendimi şanslı hissediyorum! (müzik köşemiz)

kanatan şarkı mealleri (durmak yok yola devam)
Julien Plenti-No chance to survival
part 1

There's no chance survival, and no hiding place.
Hayatta kalmaya fırsat yok ve saklanacak bir yer de.
you must be my rival, I remember your face.
Sen benim hasmım olmalısın, yüzünü hatırlıyorum.
a sweeter denial's become familiar to taste
Tatlı (anlamazlıktan gelmelerinin,esirgemelerinin) inkarlarının verdiği his aynı(tadı aynı)
there's no chance survival and no hiding place
maceraya fırsat yok ve saklanacak yer de.
you can live your whole life in a cave, man. you can learn to love uncertainty.
tüm yaşamını bir mağra kovuğunda geçirebilirsin adamım
belirsizliklerle dolu bir aşkı yaşamayı öğrenebilirsin,belirsizliği sevmeyi.
And I won't spend my whole life without some cold disregard for the sweet sleep, eternity.
Ve ben tüm hayatımı bazı soğuk umarsızlıklara katlanmaksızın geçiremem(soğuk umarızlıkların olsa da gel sevişelim)
sonsuzlukta tatlı bir uyku için(sen beni öldürüyorsun)
may you be praised for all your ways tonight
may you be praised by many ages tonight

Tüm çözüm yolların için kutsanabilirsin bu gece
asırlar süren bir kutsanma (asırlardır yalnızım pişmanım alın yazım)
there's no chance survival
and no side to take
kurtulmak ve taraf tutmak için şans yok
(YANIMIZA ALABİLECEĞİMİZ GERİDE KALAN HİÇ BİR ŞEY YOK)
I'd be less than primal
with no heart to chase
bir ilkelden daha aşağılık olabilirim
olmayan bir kalbi kovalamak için
when something so vile has become so commonplace,
i know there's no chance survival.
alelade bir biçimde o sefil anlar gelip çattığında
hayatta kalmaya göre bir şey olmayacağını biliyorum.
to the flesh now we race!
cismimizle biz yarıştayız şimdi(beden bedene)

your beat kicks back like death


ne zaman ,nerede? kim bilir?

23.09.2010

aşı koldum

hello şiti
sabah mahmurluğunu en sevdiğim öğrencilerimden buğra ilen paylaşmak bedeva,bin takla bin yalanla konser kovalamanın tadı vazgeçilmez.O sabah terslikler silsilesinin başlangıç noktasıydı şaşkın şaşkın yaşar abiyi bekliyor idim.Cüzdanımı dershanede unuttuğumdan dolayı o günün bir öncesi olan günden başlayan bir negatif duygu vardı evrende.Oysa ben bu evrende en çok ayşegülü seviyoridim.'Buğra the saf' okulda kendisini sabahçı zannettiği için yapacak hiç bir şey bulamayıp her zamanki gibi kendisini dershaneler sokağına vurmuştu. Biraz hayıflandı akabinde tam bir öğretmen gibi 'akılsız kafanın cezasını zaman verir' dedim. (akıl verme konusundaki başarısızlığıma güldüm) 'evren bana karşı boşversene buğra' dedim.Aynı akılsızlığın kurbanı olduğumuz için ikimiz de bekliyorduk tabi ki beni ciddiye almadı 'siz mi uydurdunuz hocam' dedi,çünkü dünyada tek inandığı insan apartman komşusu Oğuzhan Şakardı.Tabi ki Buğra benimle oturmadı ve en çok sevdiği şey olan şöyle bi dolanmak eylemini gerçekleştirmeye gitti. Bu esnada Mehmet Abiyi aradım, Yaşar abi hangi taraftan gelir sorumu hiç garip karşılamayarak sırtını dershaneye verince soldan gelir diyerek anında sorumu yanıtladı. Bu saatte bu informeyşına vakıf olabilecek tek insan oydu doğru insanı aramıştım gülümseyerek telefonu kapadım.aslında dev mutsuzdum...ilk defa ne istanbula gitmek ne de çok merak ettiğim bir konseri izlemek hiç bir türlü iyi gelmiyordu. Buğra ara sıra yanıma uğrayıp saati soruyodu ve saatinin olduğunu ikimiz de biliyodurk.Saati çok iyi takip ettiğim için ona bu konuda harika bir rehber oldum. Sonra trende ters giden koltukta karşımdaki insanlara baka baka uyudum.
bu maceranın sonu.

6.08.2010

vantilatör ile fanfinifinfon

merhaba güneş,şu an başka bir yarımküreyi aydınlatsan da seni ne çok sevdiğimi bilirsin.
bu gece teeğ alamanyalardan yakşalık şubat aylarına tekabül eden bir zaman dilimide bir gün bir dost meclisi olur diyerek getirdiğim ve özenle sakladığım viski rengi ama tatlı geleneksel alman içksini içerken kendimi yakaladığım bir günden sesleniyorum size...(sevgili güneş dostum biraz az ısıt şu dünya kardeşini aynı sistemin yolcusuyuz nihayetinde)öhö ehem.neyse konumuza dönelim.nasıl olacak hiç bilmiyorum...şimdi aşağıya öyle örme pokemon maskeli insan koyunca da ayvalık yazlık geceleri terasta en çok anlatılan ve üç ayrı dile çevrilmesi zaruri bir fıkra olan fadime ile temel'in örme kondomdan olma süzme çocuğu geliverdi aklıma.aklıma tükürmek bedava.bi ara yoğun istekleriniz olursa elbette bu fıkrayı da anlatırım size bülbüllerim.ama bilirsiniz ki kafamdaki konuları sabote etmek de bana hep bedava.konusuz film gibiyim,en vefalı yarim pek sevgili canan teyzemin verdiği vantilatör.evde elvis presley tribüt keyfi de bedava,ah mustafa sandal ah terkedilmek bedava demeyecektin o senesi.
bir insan üç gözlüğünü de iş yerinde unutmamalı, eğer öyle yapıyorsa da lensle daha uzun süre bilgisayara bakmamalı sevgili elo shity.canımsın.
ne olduğu belli olmayanbir yazıyı ortasında sonlandırarak rakınrol dolu bir gece dilemekten başka çarem kalmamış.
*sinirini zıplatmayı nasıl oluyorsa her seferinde başarabildiğim tüm terazi kadınlarından özür dilerim.

cuma geceleri ve pazar sabahları evde olunca içinize çöken yalnızlıkta takınız: örme pokemon maskesi(meme bedava)

27.07.2010

'hello my love, my love goodbye' diyen J. Richman lezbiyen barda yakalandı!

kafamdaki ametist taşıyla seslendiğim bir günden merhaba sevgililerim.
annemin aramızdaki gerilimleri azaltmak için bulduğu çareler volüm 1 dizisinden ve bittabiyki en sıcak günlerden birinden(annem bile benim yaradılışımın gergin olduğuna inanamıyor 27 senelik anam garibabam)
negatif enerjiyi pozitif enerjiye dönüştüren ilk ve tek taş olarak gördüğü ve inandığı ametist taşını önce saksıya gömdük 24 sonra çıkardık canlarım, bana plesibo bi neşe geldi kafama bunca zaman patates bağladığım günlere yandım.istanbuldan döner dönmez anneme yalan söylemeye kalktım asla yemedi,utancımdan yerin dibine girdim. anne bak ayakkabı ayşe almış küçük gelmiş bana verdi dedim gelir gelmez bana yalan söyleme yasemin onu ben gördüm gitmeden önce dedi, geçen sene de yalan söylediğim için tokat atmıştı yalan değil.(oo yeah aile içi şiddeti bazen seviyorum)
yine bana uykular size iyi eğlenceler sevgili dünya vatandaşları.
yazım devam etseydi bi yerinde güzel güzel başlıkla bağdaştıracaktım ama yine olmadı.bu arada rüyamda bile sbs tercihi yapmaya başladım hayırlı uğurlu olsun vatana millete simitcilik ve ekmek yapımı diye meslek lisesi bölümü yarattım,yaratıcı rüya görme kurslarıma katılabileceğiniz başka bir lokasyonda tekrar görüşmek ümidiynen.
içinizden sevgiyi ve umudu eksik etmeyin canlarım...bi gidince gelmiyor kendimden biliyorum.
şifalı taşlara yogaya inanan spordan hoşlanmayan blok
elo shity

26.07.2010

12.07.2010

bazen elo bazen shity

bill cosbynin doğum gününden hepinize merhaba sevgili elo shity dosları.
benim yüzmden değil ama büyük usta kaan sezyum yüzünden sevgi moda oldu.sevginin moda olmasına gülüyorum.inci sözlük laflarına bayılıyorum henüz hayatımda kullanımım olamadı.beni bilen bilir ingilizce what a poor girl denilecek hayatım var. türkçe meali ah zavallım.dört yanım isyan.9 saat ara vermeden çalışmamsa tamamen benim anlımda enayi yazmasıyla ilgili.belki teoman belki niçe belki zerrin özer hangisi hayatımı bu kadar etkiledi bilmiyorum ama hayatımın bir anınnda ya da ana rahminde yoruldukça kaybolur acılar ve beni öldürmeyen şey beni güçlendirir ilkelerine derinden bir inanç göstermem beni bu aralıksız soluksuz çalışmalara itmekte...
bu kadar iş yorgunluğu serzenişinden sonra yeminle benim de keyfim kaçtı...iki çocukluk anısı anlatmaktı amacım.şikayet panosuna döndü ortam.ali ergur öğretmenimin dediği gibi karnaval için emek gerekirmiş, şimdi pek inandırcı gelmedi.emek çok karnavala göre birşey yok.festival gibisin katılmak istiyorum hayat.adeta bowlie weekendersin de vize alıp gelemiyorum sana.
yaza damgasını vuran hiç anlayamadığım şarkı ise bana bu yere vize verecek kişi çok sözleriyle hande yenecek.ahaha kınalı yapıncak.deliyim daha sonra konuşalım canlarım
eksov iksoöv
pasif girl

Edikoop markette skandal!!ançuezli pizzayı çok seven adam pantalonunu çıkarıp takla atarken yakalandı

4.07.2010

tatilden çok sıkıldım diyerek kendimi kandırıyorum çaktırmayın

artık geleneksel bir bağımlılık olarak düğün derneklerdeki başarısızlıklarım konularından sıkıldığınızı biliyorum canlarım, ne yazık ki yine bir tek gelin buketi yakalayamadım.yalandan heves yapıyorum annem sevinsin diye meraba biricik cansu'nun günlüğü.(jonsa uygun soyad bulamadım afederin)
sene takriben 2005 suları ben kadıköyde yurtta kalıyorum, blue bıdı bıdı diye internet kafe var oraya gidip ödev neyim yapıyoruz cillop gibi safım.alten var gülçün var o zaman hayatımda.vay be hayatımdan kimler geçti diyorum bakınca(of duygu yüklü bir yazıya yol alıyoruz kemerlerinizi bağayın)neyse bu internet kafenin oğlu var maviş göz gotik bi çocuk hafiften, ismi atıyorum ama emrah diye hatırlıyorum emrullah da olabilir. bu çocuk bana durup durup hep sen sıdıka gibisin derdi.evde kalmış mahallenin herşeyi bilen kızı sıdıka.güzel diziydi sıdıka.sonra sarı bi kedim olsun adını samim koyucam diye düşünmeye başladım.takriben 2 sene sonra sarı kedim oldu adını samim de koydum.semra hanım o senenin en çok konuşulan insanıydı.
trt 3 şu an gerçekten kafayı yedi 'cause this is afrika' şarkısını en az 4üncü kere çeşitli görüntülerle döndürüyor.bi kanalın felsefesi hep mi aynı kalır buna da şaşırıyorum
hayat gerçeken çok zor,50 60 milyarın olmadan zaten evlenemiyosun bunu da öğrendim tuğçeden heee iyiymiş diyip susma hakkımı kullandım.ne gerek var lan ölümlü dünyada röptoşambıra.
allahtan pazartesi sendromu yaşamıycam,işe salı günü geri dönüyor olmak içime inceden bi su serper gibi yaptı ama neler olacak yaşayarak göreceğiz canlarım.
yaşamak sevmek ve öğrenmek şaka değil.
ah be ömer keçik ah be anılcım bu kadar içirmeyecektiniz beni beş dakkada görmüş geçirmiş 78 yaşlarındaki pürneşe teyze gönülkadını yasemin nine'ye dönüşüp ortamdaki dedelerle dans edesim geliyor.*

*hüzünlü bakışlarımla darladığım erkeklerden tekrar tekrar özür dilerim.

2.07.2010

beklenmeyen yaz röportajı: Şule Genç ile Kitaplarla Uyumak Üzerine

şaşkın bakışlı biri
uzun uzun süzer seni
lüle kelimesi kadar
etkili
genetik olarak
engebeli
neşeli ol şule sen
çay içelim yeşilinden

şeklindeki akrostişim

hazırlayan ve sunan: elo shity

volüm 8

konuk no 8


E.S: Sevgili dostum Şule nam-ı diğer Jul, seninle üniversite yıllarında ne zaman başladığını bilmediğim gizli edebi dostluğumuz, mektuplaşmalar birbirimize kitap göndermelerle tüm hızıyla devam etmekte, hatta ikimizin birlikte yazmış olduğu bir hikâye bile olduğu rivayet ediliyor..(tüm gerçekleri itiraf.com inceliği ile ortaya çıkarabilen blok olarak elo shity’e sevgiler)

Ne günlerden ne günlere geldik.(Hey gidi günler sizi gidi günler) Ortaklığımız balıklıkla alıklık arasında kitaplarla uyuyanlardan olmamızdan ileri geliyor diye düşünüyorum ama atıyor da olabilirim. Ben de bu vesile ile seninle kitapların hakkında bir röportaj yapmak istedim. Umarım kabul edersin. Meraba.

S.G: Meraba n’aber deyişin canlandı kulağımda : ) Meraba moni’m.

E.S :Öncelikle ne sıklıkla kitap alıyorsun? Bu senin için vazgeçilmez bir durum mu? Kimliğinin bir parçası mıdır kitap satın almak?

S.G: Hiçbir şeyim düzenli periyotlarda olmadığı kitap almam da düzenli bir periyota sahip değil.

Ama sahip olduğum tek ve son 50 liranın tümüyle kitap alıp eve yürüyerek gitmeyi rahatlıkla göze alabilen biriyim.

Bu benim için geçmişe nazaran daha vazgeçilemez bir durum. Eskiden kütüphane ile ilişkim daha yoğundu. Son zamanlarda zamanımın büyük çoğunluğunu satmış olduğum için kütüphaneye gidip gelemiyorum. Sanıyorum hem bunun etkisi ile hem de garip bir kitap mülkiyetçisi olmamın etkisi ile bu benim için oldukça vazgeçilmez.

Kimlik, mefhum olarak kafamı karıştıran bir şey ama sanırım kendimin önemli bir parçası.

Kitap satın almak, kimliğinin bir parçası mıdır sorusunu bilinçli mi sordun bilmiyorum ama tüketim enteresan bir alışkanlık ve bir tüketim nesnesi haline sokuverdiğim kitap da kimi zaman beni garip bir şekilde sakinleştirebiliyor.

E.S:Dünya üzerinde en sevdiğin kitap hangisi? Ve akabinde soracağım soru sence bunun nedeni ne olabilir?

S.G:Dünya üzerinde en sevdiğim kitap yok sanırım. Dönem dönem çok sevdiğim ya da sürekli çok sevdiğim kitaplar oluyor. Bu değişkenlik gösteriyor. Mesela bugün “Kör Baykuş” benim çok sevdiğim bir kitap.. Günlere paylaştırabiliriz, belki sevdiğim kitapları. Bilemedim..

Bir kitap seçemedim. Nedenini bilemiyorum sanırım dolayısı ile. Nedenler var belki de o dönem o kitapların seçilmesine neden olan…-Ne garip bir cümle oldu bu : ) Arada ikimiz de garip cümleler kurduğumuzun bilincinde garip cümleler kurmayı severiz sevgili moni.

E.S:Birlikte en uzun süre vakit geçirdiğin kitap hangisi?

S.G:Humm.. Bu zor bir soru.

Birlikte uzunca zaman geçirdiğim kitaplar oldu.

Sevdiğim ve bitmesini yeğlemediğim kitaplarla bu tarz bir ilişki yaşıyorum, sanırsam. O kitapla olan ilişkim ne kadar uzun olursa sanki o günüme de o kadar çok dâhil oluyor. Ya da tam aksine o kadar çok günün karmaşasından/kargaşasından beni kurtarıyor..

Bunun aksine, sırf tanık olmak istediğim kitaplarla ilişkilerimin de uzadığı oldu.

Çantamda kutsal kitapmışcasına gezdirdiğim bir kitabım olsun isterdim ama bugüne kadar böyle bir kitap olmadı. Tercih etmekten yoğun bir şekilde kaçınıyorum son zamanlarda…

E.S:Ben biliyorum yazdığını ama Elo Shity okuyucuları bilmiyordur ( huzurlarınızda gizli kalmış ve kelimeleri olan biri olarak şule genç ) çocuklar için yazdığın hikâyeleri ne zaman okuyabileceğiz? Ufukta aylaklık ve iş temposundan kalan zamanlarda bunun için bir emek harcama projesi görünecek mi?

S.G:Bu soruyu ben de kendime soruyorum aralıklarını sıklaştırarak.

Bir şeyleri toparlamak istiyorum, son yazmak ya da sonlandırmak zorlandığım şeyler. Ama beni tatmin edecek bir boyuta sokmak sonra da belki birkaç çocuk yazını ile ilgilenen yazarla mailleşmek gibi bir arzum var.

Radikal bir karar verip sadece masal yazmaya adarım belki de kendimi. Önce çok yoğun bir okumaya ama tabii ki.

E.S:Kitaplarla birlikte durmak sence bir bencillik mi yoksa hayat dururken hayatı habire kelimelerde arıyor olmak artık kelimelerden arınmış imgelerle örülmüş bir dünyaya dönüşen çağımızın ruhuna uyan bir eylem mi? (Aslında soruyu bu şekilde sormayacaktım ama böyle çıktı elimden, söyleyeceğini söyleyemeyen blok olarak elo shity)

S.G:Kitaplarla olan ilişkiyi bencillikten ayrı düşünmek çok kolay değil. İçine saklanılırken seninle saklanmacı olan bir şeye olan ilgi nasıl bencillikten uzak tutulabilir ki?

Okumak, özellikle benim tercihlerim olan şeyleri okumak çağımızla çok bağdaşlaştırılabilir bir okuma değil sanırsam. Kendim her ne kadar yetişebilen rolünü oynar gibi yapsam da tam da yetişemeyenleri, çağa uzak kalmışları okurperverim genellikle..

E.S: Bir çok soruya ustalıkla cevap vermedin, bir tek kitap ismi zikretmedin tebrik ediyorum seni bu hassasiyetinden dolayı.Ben olsam bin kere Oğuz Atay en az onsekiz kere de Perec demiştim.O da benim görgüsüzlüğüm olarak tarihe geçerdi.

S.G:Röportaj için sevindirik oldum, moni. Bu günlerde biri benimle röportaj yapsa diyordum. Bir şeyi istemek ve gerçekleştiğini görmek oldukça mutlandıraç. Mutlandıraç bir arkadaşa sahip olmaksa bunun dozajını oldukça artıraç…

Sevginin kitap aşkının mezura ile evi ölçmenin bloğu.

ELO SHITY

1.07.2010

tutuğu plastik mavi şey ne olduğu belli olmayan yaşar alptekin ciddi konuştu:'kendi tarzımı islami bale olarak nitelendiriyorum'

tembel insanın yaratıcı olduğuna olan inancım gün be gün eriyorken.

elo shity'e az yazıyor olmam sevginin gücüne olan inancımın azaldığını göstermiyor.lütfen yanlış anlaşılma olmasın dostlar.final bölümüme daha en az 19 sezon var,dünyanın en uzun süren dizisiyle yarışmak amacım.başıma ender bi biçimde komiklik geliyor olması da doktora öğrencisi arkadaşım çok ciddiyetli insan mine ile takılmamla ilgili olabilir.ha mine çok iyi kız orası ayrı.bi kaç spor salonu gezdik dün mineyle ben birindeki cosmopolitanın içindeki ilişkilerle ilgili korkunç yazıyı okuma isteğim yüzünden(çünkü okurken yarım kaldı) orası daha iyiydi oraya yazılalım dedim hemencik kabul etti mine.zaten mineleri severim,çocukluk arkadaşım pörtlek gözlü mine olsun mine sübiler olsun mine koşan olsun hepsi iyi insan.cosmopolitan okuma isteğimi önce kadının doğası ile bağdaştırıp akabinde yok yea öğrenilmiş çaresizlik büsbütün diyince mine bi rahatladı,bu aralar tam bi alışveriş yapıp cosmopolitan okumaktan başka işi olmayan kız gibi davranışlar sergileyesim olduğuna inanası gelmedi minenin.Hemen kentsel dönüşüm ve mekansal ayrışma gibi laflar etti kafamı toparlamak adına.Her eve lazım böyle arkadaş.Tabi bu merveyi gizemi ayşegülü ve istanbuldaki adını saymakta şu an güçlük çekeceğim tüm dostlarımı aşırı özlediğim gerçeğini değiştirmiyor.
Yollarda öğrenciler ve velilerle karşılaşınca yasemin hanımla yasemin hoca arasında bi kafada selamlar veriyorum.beni öyle bi anda yakalarsanız bilin ki o ben değilim.ben bende değilim meçhullerdeyim.
Sevgiye inanan blok
elo shity

6.06.2010

ter,kedi, dil/ din vs.

insancıl kitabevinin sigaralarımı saymaktan en hoşnanan insanı ati abi, seç pasta fırınının takkeli hacı amcasıyla çok derin muhabbet içinde şimdi.aslı mehmet abinin nasıl olduysa ayak kokusunu duyup kusmayı başarabilen gördüğüm en iyi hamile yönetici sekreteri.benimse mecalim yok habire de açıp açıp günlük tutuyorum,yağmur baya güzel bir yenilenme bir geri dönüşüm ne biliyim bir hisseli harikalar diyarı hissi.cırtlak sesli öğrencim mustafa ceylan fıkra anlattı tenefüste, altımda mervenin pantalonu ve gizemin gömleği olmasa şu an ayakta durmakta daha da zorlanıyor olabilirdim.o gömlek ve pantalon ayakta duran birini hak ediyor.bağdaş kurup büro masasının altından tek ayağı gözüken ve çocukluğundan beri hiç kimse beni sevmiyor mottsunu kendine düstür edinmiş birini değil.destur bismillah.ter kedi dil ve dinin ise konumuzla hiç bir alakası yok.başlıkla bağlam arasında ilişki kurmaya çalışan tüm dünyanın kaybedenleri için smiths'den geliyor 'barbarism begins at home'.Kesin yaza damgasını vuracak demedi demeyin. Daha yazın çok başında olduğuumuz bu senenin pop top 10 listesini yapma görevini ise her zamanki gibi çok sevdiğim dostum ayşegül imere bırakıyorum.ayşegül bi ara gelip beni de listelersen iyi olur.

xoxo

seç pasta fırınının haylaz çocukları gazoz kapağı ile maç yaparken

tenefüse kadar yapmam gereken aslında elimdeki kitabı özetlemek olmalıyken her zamanki ölümcül ruh hallerim ve üzerimdeki garip kokuyla birlikte sana da meraba sevgili okuyucu.
sen bu satırları okuduğunda ben muhtemelen çok başka kafalarda olacağım,tekrar okuduğunda ise yine rengi başka tadı başka bir insan olacağımdan emin olabilrisin..dün tanımadığım yaklaşık 12 kişi ile çember oluşturup yağ satarım bal satarım oynadığım doğru, sayko oyununu da çözdük mü çözdük. e ne kaldı geriye?arta kalan ne?biraz sonra zil çalar ve ömer toprak şavlı odama ilk gelen öğrenci olma oyununda ilk olmak için kapıyı açar.duvarım silme dolu 'sen çok yaşa yasemin hoca' kaç saatlik ömrüm kaldığını hesaplıyorum sbs punalarını hesaplarken.hepiniz çıkın gökyüzüne bakın koşun diyorum şu güzel ilkbahar yağmurunun altında.bakarken ardından gitme kal diyemedim şarkısı kadar acıklı bir biçimde kaan atacan'a öp elimi barışalım diyorum. cuma günü havanın güzel olması için dua ediyorum go karta gidebilmek için başka bir takım room 641 tarzı tiple.yeryüzünde yalnız gezen yıldızlar gökyüzünde sizin kadar yalnızım..ah be ben, ilahi ben,aşk olsun.

4.06.2010

çin çin

Giderek dünyanın en sıkıcı insanı haline döndüğüm doğru.Ukulele aldım mesela 35 lireya napıcaksam geçen yaz(teomandan o yaz şarkısını hatırlayarak) evde org eşliğinde kayıt yaptımdı onun vermiş olduğu gaz bu seneye de sirayet eder mi dersiniz?zaten çok kötü şarkı olmuştu o şarkı 'samim samim' diyordum bir kaç kere çok deneysel aşırı sanatsal bir çalışmaydı.o zamanlar da başka türlü deliliklerin dağlarında geziyordum.cinsi farklı ama grip aynı girp.muzdarip.yani arkedeş gandi kemal mandi kemal ama chpnin mantığı değişmezse bu işler de çok zor yonca(hemen güncel politikaya da değineyim dedim)
Komşumuzun kızı cansunun doğum gününe davetliyim,o kadar parasızım ki evden bir şey sarıp götüreyim dedim mikado vardı annem o güzel dedi olmaz.armağan teorileri yıkılıyor.gelenelsel sosyal yaplıar çöküyor.Kendimizi hangi kimliğmizle tanımlayacağız şimdi?
zaten muhafazakar bir ailesi olduğunu bildiğim bir öğrencime bedeva kola kapağı diye bira kapağı veridğimden beri hayatım gün be gün boka sarıyor.gerçi nazımla çok güzel dondurmacıda dondurma yedik burnumu fln sıktı ama herşeye rağmen bu dev dev rahatlıkların ardında bi sinsilikler bişiler kesin var... zamanın daha yavaş geçtiği bir senede görüşmek dileğiyle.
Ne demiş Goffman person sözcüğünün ilk anlamının maske olması büyük olasılıkla tarihsel bir raslantı değildir.Çok koşan çabuk yorulur direk hepinizi derelerden su içerek tepelerden döne döne düşşüşerek seviyorum.

25.05.2010

Who's going to show your pretty little feet*

*sadece ayaklarına sürdüğü ojelerle bile insana mutluluk verebilen tek insan olan ayşegül imere sonsuz teşekkürler.

13.05.2010

HAY LAYF(yüksek hayat manasında)

'sessiz atın çiftesi pek olur'(twitter yazısı gibi oldu ama ben bunu son iki haftadır en çok kullandığım atasözü ilan ettim)
sevgiler.

28.04.2010

smiths albümü gibi*

*eda cabbar'a ve küçükken çok iyi bir futbolcu olan cabbar babaya teşekkürler.

Beklenen Röportaj:Eda Cabbar Brüksel'den Bildiriyor!!!

hazırlayan ve sunan:elo shity

völüm 7

konuk no:7

Sevgili dostum Eda,namı diğer edat, namı diğer cabbar,öncelikle bin yıldır görüşemediğimiz (face to face olarak) ve birbirimize attığımız kartların postada kaybolması konularını Tanrının gündemine taşımak istiyorum, kadersel olarak epistemolojik bir kopuş var, bir AB uyum yasası kadar uzağım sana Edam ama bir o kadar da yakın.Ehemeh daha da uzatmadan sorularıma geçmek istiyorum..

E.S:Önceliklen birinci sorum tutuğunu koparan bir insan olmana rağmen (gerek LSE tecrüben gerekse avrupa açılımın) neden biz bu başarıları(kendimi de başarılı bir insan olarak adleddim kurunun yanında) aşk ortamında yakalayamıyoruz sevgili dostum? Bu cesur yeni dünyanın sanayi sonrası erkekleri hakkında samimi olarak neler düşünüyorsun?

E.C: Sevgili Yasemin, öncelikle röportajindaki gecikme icin özür diliyorum. Fakat cesitli afetler sebebiyle biliyorsun dunya sistemi degisik calisiyor. Mesela volkan patladi diye eve donemedigin zamanlar olabilir. Benimde yaptigim rotar tamamiyle dogal etkenler odakli.

Okuyucalarina kendimi yanlis tanitmak istemem. Yeni dunyada ben eski kalmisim gibi bir his gittikce icime yerlesiyor. Bence hersey bastan cikarma kavramina dayaniyor. Her kavramin icini bosalttigimiz gibi, bunu da pas gecmedik. Bu yasamin her yonunde oluyor. Bir vitrin de seni bastan cikartabilir ayni sekilde bir erkekte. Sadece romans denilen donemin hizla ileriye alindigi zamanlar.

Evet yukardakiler cogunu soyleyerek kendimi kandiriyorum. Su an Paris’te kimbilir kac cift opusuyor?

E.S:Son dönemde postmortem erkeklerde başgösteren en büyük ego hastalıklarından biri olan DJlik nosyonu hakkındaki görüşlerini almaktan gurur duyarım.(muzdarip olduğumuz derdin adını koydum) uygunsuz soru

E.C: Ben sana onun yerine bes dakikada nasil yemek yeme ozelligine sahip oldugunu analtayim.Kucukken her kumpirimi ablamla paylasmaya zorlanirdim. Ablam bu sirada butun kumpiri yediginden, ona yetismek adina her gecen gun bu alanda hiz kazandim. Yil 2010 oldugunda butun masayi 10 dakika icinde mideme indirecek guce sahip oldum. Evet, kendimden korkuyorum...

E.S:Sektör olarak moda sana çok yakışan bir çalışma sahası bence aslen, Hüseyin Çağlayan’ın Vöğg reklamındaki tanımı ve moda hakkındaki görüşlerini kısaca bizimle paylaşabilir misin?

E.C:Herseyden uzak kaldigim gibi bu olayi da bilmiyordum. Sayende izleyip iki guldum. Ilk olarak, Huseyin Caglayan’a ingiliz aksani cok yakisiyor demek istiyorum.Moda beni birakali cok oldu Yasemin. Haklisin bir ara o sektore girme konusunda oldukca hevesliydim ama sonra baktim ki on dakikadan fazla kendime bakmayi beceremiyorum. Genede modayi sevebiliriz bence. Gelip giderken iki uc ust bas getiriyor. Sonra bir bakiyorsun cuzdanimi bosaltiyor. Seytan isi demek istiyorum cunku kendisiyle bir ask iliskimiz yok sayilmaz. Modaya inanma modasiz kalma lafi sitene uygun duser mi?

E.S:

Peki gelelim zehra bebek konusuna bu kadar underground bi siteyi nasıl oldu da buldun?(ben biliyorum ama okuyucularımız bilmiyor olabilir) İnternet üzerinde yaptığın araştıma sonuçlarında babanın mükemmel bir çocukluk fotoğrafına da ulaştın izninle bunu da okuyucularımızla paylaşmak isterim. Yine ben biliyorum ama okuyucularımız bilmiyor (we are the world we are the soşılolojists(ben direk telafuz edemiyorum,yabancı okurlarımız için bir kere de sen telafuz et) internetin modern dünyanın insanları üzerindeki etkileri sence neler?

E.C:

Zehra bebek ozel ilgi alanimda yoktu daha onceleri. Kendisini bir takim gazetelerin ikinci sayfasinda gorurdum tabii. Daha sonra yogun tez arastirmalarim sirasinda Google beni bu siteye yonlendirdi. Diyebilirsiniz ki google’a anahtar kelime ne yazdin da Zehra Bebek’i buldun? Orasini kendime sakliyorum. Ilgilenlere mail adresimi verebilirim. (Siteni kotu amaclarim icin kullandigimi sanma Yasemin)

Az once moda icin sarfetmedigim seytan isi tamlamasini internete de kullanabilirim. Teknoloji ozurlu bir insan olsam da internetin faydalarindan pek yararlanildigini dusunmuyorum. Blog dunyasinin yeni kamusal alan oldugunu inaniyorum ama onun disinda bugun nasil delirdim baslikli haberler cok zihin acici olmuyor tabii. Eloshity’yi pur dikkat takip ediyorum o ayri.


E.S:Anti krayst filmi kadar vurucu olmasa da son soruda bir vuruş yaparak hayatında dinlediğin en patetik türk pop şarkısı nedir bunu öğrenmek istiyorum?

E.C:Tabii ki asla yaslanmayan Hakan Peker’in Bir Efsane sarkisi. Oynakligindan patetiklik akiyor.

E.S:Sence bir gün hepimiz avrupada buluşacağız mottosu ve ütopyasının gerçekleşebilme ihtimali nedir?biliyosun bu sene şeytanın bacağını kırarak hepimiz avrupaya açıldık (ne olacağsa) Ve konuyla alakasız olarak seninle ne zaman bir kongrede akademiş sunum yapacağız deluze ve guttari gibi kitap yazacağız edot?(ben cevabı biliyorum ama bir kes de sen yanıt ver:) )

E.C:Coktan gerceklesti bile. Bruksel bir dostluk noktasi olarak mazide kaldi. Gercekten birlige Turkiye’den gelmeyeen kalmadi. Resimleri yollayabilirim ve burada okuyucularinla paylasabilirsin.

Yasemin seninle bir platform kurmak istiyorum. Bunu issizlik donemime denk getirirsem eger

Akademik dunyada beraber yaslanacagiz.Ay lav yu.

Sevgiler…

Elo shity

Not:Soruları beğenmedim şu konuda da soru soracağdın diyonsan bir mail kadar yakınındayım.

14.04.2010

papa m

Sabah evden çıktım.İşe her zamanki kadar geç kalışlı bir vakitteydim. Zaten evden 08.32'de çıkamıyorsam kesin 08.43'e kadar oyalanıyorum ya da 08.54'te 'artık çok geç zaten hava da çok soğuk' diyerek taksiye biniyorumdur.Sabah sıkıcılığını kırabilmek, tüm derdim bu.Aynı insanlarla beklememek,aynı minübüse binmemek için bunu bir oyun olarak görmeye başlamamsa en az zaten gülünecek kadar az olan maaşımın yarısını Zafer Taksiye hibe ettiğim kadar doğru... Ha arada bir Hasan'ı görüyorum o ayrı. Vardiyalı çalıştığı için işten dönüyor ya da işe gidiyor oluyor ama haftada en fazla bir gün karşılaşıyoruz ki burdan her gün başka zaman dilimlerde yol aldığım anlaşılabilir.(dünyanın en matah şeyini yapıyorum çaktırmayın,bi de geçen gün günaydın demek için ali emreyi aradım)
(Hasan hakkında ek bilgi: dedemin telefonu açarken sesini en çok ona benzetebilen üvey oğlu, Hasan ismi garip bir şekilde dedemin babasının da ismi)
Sizin alnayacağınız dev dev sıkıcı bir sörkıleyşın.
Birinci cümleden devam edersek efenim Behiçbey sokakta sıralanmış arbalardan birinin farıyla göz göze geldim...Mahallemizde sıra sıra uzayan araba dizilerinin tek imlediği şey ölümdür. (Cevdet Duru Camiinin önüne sığmayan bir izdiham akla gelir) Böyle zamalarda Behiçbey Sokakla kesişen tüm Adanır Sokak sakinleri gibi ben de yaşlı nüfusu epeyce olan mahellemizden birinin daha göçmüş olduğunu anlarım.Sabah yaşadığım hissin temelinde(çünkü kimse ölmemişti/en azında mahalle içi) muhtemel olalsılıkla daha yatağımdan çıkmadan önce Nadide Hoca'dan gelen 'ders iptal cenazeye katılacağım' mesajı ve onun akabinde evden çıkmadan önce arayan sevgili kuzenim Ceren'in Atilla Amcanın öldüğünü haber vermesi vardı. Bana göreyse tüm bu ölüler bizim camiiden kaldırılmalıydı.
İlginç camii Cevdet Duru, ismi adeta bir Oğuz Atay romanından fırlama gibi.Ender bir biçimde iş dönüşleri yolumu değştirmek için bahçesinden geçiyorum.Sanırım Tanrıya inandığım tek yer orası.

*Haftasonu durup dudurken gelip beni öpen akabinde de makas alan öğrencim ömer mert'e(10),her gün çekine çekine yanıma uğrayıp zekice espiriler yapan buğra oruğ'a(12) ,her ne kadar ona kızsam ve beni teyzesinin kızı gibi görse de masama süpriz notlar bırakan methap çaltı'ya(12) teşekkür ederim.Hayatın kısa olduğunu sanırım çocuklar bizden daha iyi biliyorlar.

11.04.2010

7.04.2010

haya tok ulu

günaydın doğu bloğu
dershanecilik sektörünün zirvesinde işi bıraksam jübilemi nasıl yapabilirim acaba diye düşündüğüm bir sabahtan hepinize merhaba...
her sektörün kendi içinde sıkıntıları var, evet mesela kuruyemiş yiyen müdürün yüzünüze tükürük saçmak suretiyle 'naber lan' demesi gibi...yanlış anlamayın asla kötü bir insan değil kendisi sadece biraz tanımlaması zor samimiyetle saygı yoksunluğu arasında gelgitli tavırları var.hepimiz insanız bazen olur.tükürük de insan için...müdürlük müessesi ile ilgili çeşitli fıkralar aşırı yorumlar için bakınız memurlar.net(dünyanın tarıtşmasız en çirkin web sitesi)
gelelim dünyadan bu günkü isteklerime
1-florasan lamba kaldırılsın.
2-saçlarıyla oynandığında uğur getirildiğine inanılan troller yeniden gündeme gelsin.
3-gıcık gittiğim(gıcık gitmek ne güzel bir öbeksin) veliler mehmet abi tarafından kafalarından ısırılmak suretiyle etkisiz hale getirilsin.
4-mice parade gibi güzel bir anagramım olsun,adı can olsun.

20.03.2010

gülşen abi kadar güzel bir yazı


böyle zamanlarda evdeki eşyaların yer değiştirme oranı ile doğru orantılı olarak sütlü nuran hanımın kokusundaki ve ten rengindeki değişimi takip edebileceğim diyagramlar çıkarabileceğime olan inancım artıyor.
hayatta en mutlu olduğum anların toplamı hakan pekerle cenk koray ikilisinin yan yana gelimi kadar kalmış olsa bile yine de az değil.tivoli bahçelerini izliyorum gözlerim kapalı.
bundan sonrası ayşegül'e mektup:
sevgili kadim dostum;
bir zamanlar melda ablamın aldığı iki a4 tech operlörden çıkan cızlama ya da peynir veya çiğköfte.
zaten güneşten haz etmeyen peynirden hoşlanmayan black jacklerle işim olmadığını bilirsin.
son günlerde yine seninle ağladım seninle güldüm.acil sosyalleş.meksikalıyı bana palasan hayır demem diyemem.sanki meksikalılar iyi amok koşucusu olur ya da atıyorum gibime geliyor.çocuklara öğüt ettim dedim ki soruları atarken içinizden bi ses atıyorum gibime geliyor diyorsa boş bırakın sonuçta bu hayatta da 3 yanlış bir doğruyu görütmekte.
bir yanım lahburger diğer yanım niyazi köfteler,öte taraftan detoksa olan inancım ve ntv'de izlediğim belgesel.bence domates herşeye iyi geliyor...


14.03.2010

armağan ekonomisinin sanal dönüşümü*

*Tüm kaloriler için mineden özür diler bu cağnım pasta için teşekkür ederim...iyki dostlar var.kaan atacan'ın kalpli pastası aylinin mülemmel kurabiyeleri,ahmet ozan ibiş'in annesiyle birlikte hazırladığı jöleli pasta olmasa bu hayat epey anlamsız olurdu.

9.03.2010

hava bi garip ahmet hoca olsun hakkı hoca olsun etrafta fır dönüyolar ama hayat yine de güzel gibi.

doğum günüm şerefine işten elo shiye yazma denemeleri.bir iki demene biriki..patates..
paranoyak mıyım neyim sürekli iş kafasındayım
dündünyakadınlar günü idi hepinizin bildiği gibi.alendelon yani alanlara çıktım yine içgüdüsel yine tesadüfi bir eylem izleriken buldum kendimi.çok sevdiğim doslarım merve ekin ikilisi kimsenin namusu değilim çarşafı açarak porsuğun kıyısına sallandırdılar.kimin yaptığını ben burdan açıklıyorum,acaba bu güzide bloğu takip eden bir polis var mıdır?varsa şuracığa bi koment atsın bi işaret çaksın,sanal camia zor zenaat.
atraksiyonlardan ekşınlara koştuğum bir gün olarak 8 mart tarihe geçti.(daha önce de geçmişti) eskişehir sokakları galatasarayı yenmenin coşkusunu yaşadı.annem hüseyin çağlayanın moda tanımını bana açıkladı, çok etkilenmiş tanımdan mı artık aksandan mı hee vog dedim hayır vög dedi.
sanırım 27 yaşıma fln girdim bu gün,olsun gönlüm genç egom güzel.sizin egosunuz yok mu diye reklam vardı.jöle ne biçim yedi bi gençlğin hayatını moda demişken.o yapışkanlık o koku olacak iş değildi, kim sevdirdi bize jöleyi dik saç modası mı?ya buz mavisi dar kot pantelon durumuna ne demeli?şu anki jean modası da çok kötü bence.en güzeli bol levis düşük belli kot modasıydı o çok kıza sürdü çatal görüncek diye az bi paranoya yaplıyodu o esnada 80lerden gelen çıtçıtlı badi imdada yetişti.bu konuyla ilgili söylenmiş pek çok söz var hatta çekilmiş bir film bile var hazırda
Hayat güzel rüzgarlar, çamurumsu toz yağmurları fln...

2.03.2010

28.02.2010

Merak edenler için artık açıklıyorum: 'Avrupa'da Tanrı'yı gördüm!'*

yayın hayatına kısa bir süre ara veren dünyanın neredeyse tartışmasız en iyi bloğu ÇOK SEVDİĞİM dostum elo shity..evet seni çok özledim.bu duygumu hiç abartmıyorum.dört yanım özlem.dört yanım isyan.
yani Tanrı David Gedge'i korusun arkadaş, Bora Gencer'den sonra ikinci birlikte fotoğraf çekindiğim ünlü.çekinmem çekincem yok, çekiş gücüm genetik olarak iyi,çekim gücümse epey yerlerde...çekici bir insansa hiç değilim.
Notre Dame klisesinde Pınar'ın özel isteği üzerine 2 yuro yerine kuruş atarak adeta çaldığım mumun yine de ulvi bir şekilde Pınar'ın isteğini gerçekleştirmiş olması şerefine kola içiyorum.(ishal hallerimle ilgili çeşitli hikayeler dinlemek içinse lütfen x tuşuna basınz)
Sahalara dönmüşken, sizlere anlık bi Sedat Bucak hatırlatması yapmak isterim o belermiş gözlere bakın hemen googleye yazıp, hiç pişman olmayacaksınız.Susurluk davası ne ömrümüzü yemişti o zamanlar arkadaş, Ergenekona da hep Estergon Kalesi diyesim geliyor he sahi ben yuropdayken neler oldu döner dönmez kendimi çok sevdiğim angarya işime adadığım için Türkiye ve Dünya gündemini yaklaşık Susurluk olayından beri izleyemiyorum ama gündeme dönerim var...Döner demişken Berlin çok acayip bi yer. Döner ise yöresel yemeği. Kendimle yapmayı planladığım röportajla pek yakında görüşmek ümidiynen.
Unutmayın sinek de küçüktür ama mide bulandırır ve umut da en son ölür ama le sefer lese pase homo homini lupus bat dünya bat diyerek mottasal nokta koyduğum bu yazımı hepinizi çıkık gıdılarınızdan öperek sonlandırıyorum.
sevgi mutluluk

*Yolda 50 euro bulmama sebep olan şey uçakta yanımda oturan Fransız yahudisi çocukla aynı şeyse ikisi de Tanrıydı, Thomas ise kendini sadece Tanrı sanıyordu.


19.01.2010

there is a girl that never goes out!

geçen gün eylem yapıyoruz hiç tanımadığım arkadaşlarla

dönüşüm muhteşem oldu sayın elo shity sevgilileri!!
son dönemde duygusal olarak yaşadığımız bir takım olayların yakın olması aylin ışıkel arkadaşımla bizi birbirimize bağladı derken meğer aylin'in aslen annemin kankası olduğunu farkedip afalladım.biranda annem 1993 yılında yazdığı aşırı duygu yüklü şiirleri ve biri fabrika kızı diğeri ilhan irem arağı olan iki bestesini okurken biliç altımdan ve üstümden eşlik ettiğimi hissettiğim an aha dedim hoşgeldin eskişehirdeki iki camlı oda günlerimize yasemin.o zamanlar mega radyo vardı,masalcı bengü abla programını dinler,mahallemizden bir abi olan faruk abi ve sonrasında dershanede türkçe öğretmenim olan ahmet hocanın şahane isimli (mega muhabbet) programını dinlerdik.annem ben uyuyunca o duygu yüklü şiirleri yazarmış az önce itiraf etti. ve kaç kere okumuş ki(kasede çektiğini dün gibi hatırlarım) hepsini ezbere biliyorum.
yani hayat beni bu kadar duygu yüklü yaptıysa bu tamemen benim suçum değil doslar.ayrıca bu gün yine içimdeki aktivist ruhuna engel olamayıp hrant dink için yürüyenlere gizlice katıldığım da doğru.kortejden basın açıklamasından sonra hemen ayrılamam ajan olduğum izlenimi yarattığı için tüm eylemsever dostlardan özür dilerim.ayrıca kontragerilla demek çok zor oluyor slogan atarken onu da bir değiştirebilseydik romantik bir eskişehir akşamında kar yağarken andığımız sevgili hrant'ın ruhu daha bir aydınlanırdı gibime geliyor ama tabi yanlış da düşünüyor olabilirim.
yemin ederim çok şey istemiyorum hayattan sözünü çok seven ama yanlış yaşamını doğru yaşamayı bir türlü beceremeyen,beceri yoksunu sevgi arsızı blok
elo shity

2.01.2010

That's the story of my life

arkadeş,ikibinonun aurasını bozmamak adına anlatacaklarımı engelleyemem,beni bilen bilir.çok yönlü,dost canlısı öpülesi bir insanım.gelelim nuruna bel bağladığım ikibinona ne halde girdiğime; etüt sınıflarını ayarlayamadığım dershanedeki ibrahim enes özkan adlı topaç yüzlü çilli dostumun hangi grupta olduğunu düşünerek girdim.(evet yalan söylüyorum çünkü onun 613üncü grupta olduğunu adım gibi biliyorum ve öyle yalnızım ki bir tek gelip o yardım ediyor bana isimleri,listeleri okuyor tenefüslerde, tam post fordist toplumun yarattığı esnek insanım hop garson hop cihaz pazarlamacısı hoop rehber öğretmen)Meslek değiştirmek bana çok yakşıyor...Neşesel keyifsel azalımlardayım.Çocuklara ne yapsam diye düşünürken 'anneni üzme yahu' derken buluyorum kendimi. (insanın kendine hayata ve her şeye alıştığı unutulmaz saniyeler)
Arka sıradakiler dizisini özlediğim de doğru. Ama en kötü gruplardaki çocukların sevgilisi olduğum için kendimce bir arka sıradakiler hissi yaşatıyorum içimde...Hayatın tuzu biberi.Ceren Tuzlu diye bir öğrencim var mesela.
Kılavuzu karga olanın diyorum diğer taraftan.Anaokulundaki rolüm geliyo aklıma nasrettin hoca hikayesindeki karga evet ilk rolüm buydu...O anda tam şu anda olduğum ruh halindeydim yeminle.İnsan hiç mi gelişmez arkadaş...kültürel hayat sıfır, sosyal hayat sıfır.Dostlar meclisiyse Urban'da.
imza
eğlenme kapasitesi her geçen gün ivme kaybeden ama asla ikibinondan ümüdünü kesmeyen blog
elo shity.