15.12.2010
21.11.2010
dört dörtlük bir dört ayak olduğum geçeği
20.10.2010
6.10.2010
pretty girls make graves*
30.09.2010
28.09.2010
kendimi şanslı hissediyorum! (müzik köşemiz)
may you be praised by many ages tonight
and no side to take
with no heart to chase
i know there's no chance survival.
23.09.2010
aşı koldum
sabah mahmurluğunu en sevdiğim öğrencilerimden buğra ilen paylaşmak bedeva,bin takla bin yalanla konser kovalamanın tadı vazgeçilmez.O sabah terslikler silsilesinin başlangıç noktasıydı şaşkın şaşkın yaşar abiyi bekliyor idim.Cüzdanımı dershanede unuttuğumdan dolayı o günün bir öncesi olan günden başlayan bir negatif duygu vardı evrende.Oysa ben bu evrende en çok ayşegülü seviyoridim.'Buğra the saf' okulda kendisini sabahçı zannettiği için yapacak hiç bir şey bulamayıp her zamanki gibi kendisini dershaneler sokağına vurmuştu. Biraz hayıflandı akabinde tam bir öğretmen gibi 'akılsız kafanın cezasını zaman verir' dedim. (akıl verme konusundaki başarısızlığıma güldüm) 'evren bana karşı boşversene buğra' dedim.Aynı akılsızlığın kurbanı olduğumuz için ikimiz de bekliyorduk tabi ki beni ciddiye almadı 'siz mi uydurdunuz hocam' dedi,çünkü dünyada tek inandığı insan apartman komşusu Oğuzhan Şakardı.Tabi ki Buğra benimle oturmadı ve en çok sevdiği şey olan şöyle bi dolanmak eylemini gerçekleştirmeye gitti. Bu esnada Mehmet Abiyi aradım, Yaşar abi hangi taraftan gelir sorumu hiç garip karşılamayarak sırtını dershaneye verince soldan gelir diyerek anında sorumu yanıtladı. Bu saatte bu informeyşına vakıf olabilecek tek insan oydu doğru insanı aramıştım gülümseyerek telefonu kapadım.aslında dev mutsuzdum...ilk defa ne istanbula gitmek ne de çok merak ettiğim bir konseri izlemek hiç bir türlü iyi gelmiyordu. Buğra ara sıra yanıma uğrayıp saati soruyodu ve saatinin olduğunu ikimiz de biliyodurk.Saati çok iyi takip ettiğim için ona bu konuda harika bir rehber oldum. Sonra trende ters giden koltukta karşımdaki insanlara baka baka uyudum.
bu maceranın sonu.
8.08.2010
6.08.2010
vantilatör ile fanfinifinfon
27.07.2010
'hello my love, my love goodbye' diyen J. Richman lezbiyen barda yakalandı!
26.07.2010
12.07.2010
bazen elo bazen shity
4.07.2010
tatilden çok sıkıldım diyerek kendimi kandırıyorum çaktırmayın
2.07.2010
beklenmeyen yaz röportajı: Şule Genç ile Kitaplarla Uyumak Üzerine
hazırlayan ve sunan: elo shity
volüm 8
konuk no 8
E.S: Sevgili dostum Şule nam-ı diğer Jul, seninle üniversite yıllarında ne zaman başladığını bilmediğim gizli edebi dostluğumuz, mektuplaşmalar birbirimize kitap göndermelerle tüm hızıyla devam etmekte, hatta ikimizin birlikte yazmış olduğu bir hikâye bile olduğu rivayet ediliyor..(tüm gerçekleri itiraf.com inceliği ile ortaya çıkarabilen blok olarak elo shity’e sevgiler)
Ne günlerden ne günlere geldik.(Hey gidi günler sizi gidi günler) Ortaklığımız balıklıkla alıklık arasında kitaplarla uyuyanlardan olmamızdan ileri geliyor diye düşünüyorum ama atıyor da olabilirim. Ben de bu vesile ile seninle kitapların hakkında bir röportaj yapmak istedim. Umarım kabul edersin. Meraba.
S.G: Meraba n’aber deyişin canlandı kulağımda : ) Meraba moni’m.
E.S :Öncelikle ne sıklıkla kitap alıyorsun? Bu senin için vazgeçilmez bir durum mu? Kimliğinin bir parçası mıdır kitap satın almak?
S.G: Hiçbir şeyim düzenli periyotlarda olmadığı kitap almam da düzenli bir periyota sahip değil.
Ama sahip olduğum tek ve son 50 liranın tümüyle kitap alıp eve yürüyerek gitmeyi rahatlıkla göze alabilen biriyim.
Bu benim için geçmişe nazaran daha vazgeçilemez bir durum. Eskiden kütüphane ile ilişkim daha yoğundu. Son zamanlarda zamanımın büyük çoğunluğunu satmış olduğum için kütüphaneye gidip gelemiyorum. Sanıyorum hem bunun etkisi ile hem de garip bir kitap mülkiyetçisi olmamın etkisi ile bu benim için oldukça vazgeçilmez.
Kimlik, mefhum olarak kafamı karıştıran bir şey ama sanırım kendimin önemli bir parçası.
Kitap satın almak, kimliğinin bir parçası mıdır sorusunu bilinçli mi sordun bilmiyorum ama tüketim enteresan bir alışkanlık ve bir tüketim nesnesi haline sokuverdiğim kitap da kimi zaman beni garip bir şekilde sakinleştirebiliyor.
S.G:Dünya üzerinde en sevdiğim kitap yok sanırım. Dönem dönem çok sevdiğim ya da sürekli çok sevdiğim kitaplar oluyor. Bu değişkenlik gösteriyor. Mesela bugün “Kör Baykuş” benim çok sevdiğim bir kitap.. Günlere paylaştırabiliriz, belki sevdiğim kitapları. Bilemedim..
Bir kitap seçemedim. Nedenini bilemiyorum sanırım dolayısı ile. Nedenler var belki de o dönem o kitapların seçilmesine neden olan…-Ne garip bir cümle oldu bu : ) Arada ikimiz de garip cümleler kurduğumuzun bilincinde garip cümleler kurmayı severiz sevgili moni.
E.S:Birlikte en uzun süre vakit geçirdiğin kitap hangisi?
S.G:Humm.. Bu zor bir soru.
Birlikte uzunca zaman geçirdiğim kitaplar oldu.
Sevdiğim ve bitmesini yeğlemediğim kitaplarla bu tarz bir ilişki yaşıyorum, sanırsam. O kitapla olan ilişkim ne kadar uzun olursa sanki o günüme de o kadar çok dâhil oluyor. Ya da tam aksine o kadar çok günün karmaşasından/kargaşasından beni kurtarıyor..
Bunun aksine, sırf tanık olmak istediğim kitaplarla ilişkilerimin de uzadığı oldu.
Çantamda kutsal kitapmışcasına gezdirdiğim bir kitabım olsun isterdim ama bugüne kadar böyle bir kitap olmadı. Tercih etmekten yoğun bir şekilde kaçınıyorum son zamanlarda…
E.S:Ben biliyorum yazdığını ama Elo Shity okuyucuları bilmiyordur ( huzurlarınızda gizli kalmış ve kelimeleri olan biri olarak şule genç ) çocuklar için yazdığın hikâyeleri ne zaman okuyabileceğiz? Ufukta aylaklık ve iş temposundan kalan zamanlarda bunun için bir emek harcama projesi görünecek mi?Bir şeyleri toparlamak istiyorum, son yazmak ya da sonlandırmak zorlandığım şeyler. Ama beni tatmin edecek bir boyuta sokmak sonra da belki birkaç çocuk yazını ile ilgilenen yazarla mailleşmek gibi bir arzum var.
Radikal bir karar verip sadece masal yazmaya adarım belki de kendimi. Önce çok yoğun bir okumaya ama tabii ki.
E.S:Kitaplarla birlikte durmak sence bir bencillik mi yoksa hayat dururken hayatı habire kelimelerde arıyor olmak artık kelimelerden arınmış imgelerle örülmüş bir dünyaya dönüşen çağımızın ruhuna uyan bir eylem mi? (Aslında soruyu bu şekilde sormayacaktım ama böyle çıktı elimden, söyleyeceğini söyleyemeyen blok olarak elo shity)
S.G:Kitaplarla olan ilişkiyi bencillikten ayrı düşünmek çok kolay değil. İçine saklanılırken seninle saklanmacı olan bir şeye olan ilgi nasıl bencillikten uzak tutulabilir ki?
Okumak, özellikle benim tercihlerim olan şeyleri okumak çağımızla çok bağdaşlaştırılabilir bir okuma değil sanırsam. Kendim her ne kadar yetişebilen rolünü oynar gibi yapsam da tam da yetişemeyenleri, çağa uzak kalmışları okurperverim genellikle..
E.S: Bir çok soruya ustalıkla cevap vermedin, bir tek kitap ismi zikretmedin tebrik ediyorum seni bu hassasiyetinden dolayı.Ben olsam bin kere Oğuz Atay en az onsekiz kere de Perec demiştim.O da benim görgüsüzlüğüm olarak tarihe geçerdi.
S.G:Röportaj için sevindirik oldum, moni. Bu günlerde biri benimle röportaj yapsa diyordum. Bir şeyi istemek ve gerçekleştiğini görmek oldukça mutlandıraç. Mutlandıraç bir arkadaşa sahip olmaksa bunun dozajını oldukça artıraç…
Sevginin kitap aşkının mezura ile evi ölçmenin bloğu.
ELO SHITY
1.07.2010
tembel insanın yaratıcı olduğuna olan inancım gün be gün eriyorken.
6.06.2010
ter,kedi, dil/ din vs.
seç pasta fırınının haylaz çocukları gazoz kapağı ile maç yaparken
sen bu satırları okuduğunda ben muhtemelen çok başka kafalarda olacağım,tekrar okuduğunda ise yine rengi başka tadı başka bir insan olacağımdan emin olabilrisin..dün tanımadığım yaklaşık 12 kişi ile çember oluşturup yağ satarım bal satarım oynadığım doğru, sayko oyununu da çözdük mü çözdük. e ne kaldı geriye?arta kalan ne?biraz sonra zil çalar ve ömer toprak şavlı odama ilk gelen öğrenci olma oyununda ilk olmak için kapıyı açar.duvarım silme dolu 'sen çok yaşa yasemin hoca' kaç saatlik ömrüm kaldığını hesaplıyorum sbs punalarını hesaplarken.hepiniz çıkın gökyüzüne bakın koşun diyorum şu güzel ilkbahar yağmurunun altında.bakarken ardından gitme kal diyemedim şarkısı kadar acıklı bir biçimde kaan atacan'a öp elimi barışalım diyorum. cuma günü havanın güzel olması için dua ediyorum go karta gidebilmek için başka bir takım room 641 tarzı tiple.yeryüzünde yalnız gezen yıldızlar gökyüzünde sizin kadar yalnızım..ah be ben, ilahi ben,aşk olsun.
4.06.2010
çin çin
25.05.2010
Who's going to show your pretty little feet*
13.05.2010
HAY LAYF(yüksek hayat manasında)
28.04.2010
Beklenen Röportaj:Eda Cabbar Brüksel'den Bildiriyor!!!
hazırlayan ve sunan:elo shity
völüm 7
konuk no:7
Sevgili dostum Eda,namı diğer edat, namı diğer cabbar,öncelikle bin yıldır görüşemediğimiz (face to face olarak) ve birbirimize attığımız kartların postada kaybolması konularını Tanrının gündemine taşımak istiyorum, kadersel olarak epistemolojik bir kopuş var, bir AB uyum yasası kadar uzağım sana Edam ama bir o kadar da yakın.Ehemeh daha da uzatmadan sorularıma geçmek istiyorum..
E.S:Önceliklen birinci sorum tutuğunu koparan bir insan olmana rağmen (gerek LSE tecrüben gerekse avrupa açılımın) neden biz bu başarıları(kendimi de başarılı bir insan olarak adleddim kurunun yanında) aşk ortamında yakalayamıyoruz sevgili dostum? Bu cesur yeni dünyanın sanayi sonrası erkekleri hakkında samimi olarak neler düşünüyorsun?
E.C: Sevgili Yasemin, öncelikle röportajindaki gecikme icin özür diliyorum. Fakat cesitli afetler sebebiyle biliyorsun dunya sistemi degisik calisiyor. Mesela volkan patladi diye eve donemedigin zamanlar olabilir. Benimde yaptigim rotar tamamiyle dogal etkenler odakli.
Okuyucalarina kendimi yanlis tanitmak istemem. Yeni dunyada ben eski kalmisim gibi bir his gittikce icime yerlesiyor. Bence hersey bastan cikarma kavramina dayaniyor. Her kavramin icini bosalttigimiz gibi, bunu da pas gecmedik. Bu yasamin her yonunde oluyor. Bir vitrin de seni bastan cikartabilir ayni sekilde bir erkekte. Sadece romans denilen donemin hizla ileriye alindigi zamanlar.
Evet yukardakiler cogunu soyleyerek kendimi kandiriyorum. Su an Paris’te kimbilir kac cift opusuyor?
E.S:Son dönemde postmortem erkeklerde başgösteren en büyük ego hastalıklarından biri olan DJlik nosyonu hakkındaki görüşlerini almaktan gurur duyarım.(muzdarip olduğumuz derdin adını koydum) uygunsuz soru
E.C: Ben sana onun yerine bes dakikada nasil yemek yeme ozelligine sahip oldugunu analtayim.Kucukken her kumpirimi ablamla paylasmaya zorlanirdim. Ablam bu sirada butun kumpiri yediginden, ona yetismek adina her gecen gun bu alanda hiz kazandim. Yil 2010 oldugunda butun masayi 10 dakika icinde mideme indirecek guce sahip oldum. Evet, kendimden korkuyorum...
E.S:Sektör olarak moda sana çok yakışan bir çalışma sahası bence aslen, Hüseyin Çağlayan’ın Vöğg reklamındaki tanımı ve moda hakkındaki görüşlerini kısaca bizimle paylaşabilir misin?
E.C:Herseyden uzak kaldigim gibi bu olayi da bilmiyordum. Sayende izleyip iki guldum. Ilk olarak, Huseyin Caglayan’a ingiliz aksani cok yakisiyor demek istiyorum.Moda beni birakali cok oldu Yasemin. Haklisin bir ara o sektore girme konusunda oldukca hevesliydim ama sonra baktim ki on dakikadan fazla kendime bakmayi beceremiyorum. Genede modayi sevebiliriz bence. Gelip giderken iki uc ust bas getiriyor. Sonra bir bakiyorsun cuzdanimi bosaltiyor. Seytan isi demek istiyorum cunku kendisiyle bir ask iliskimiz yok sayilmaz. Modaya inanma modasiz kalma lafi sitene uygun duser mi?
E.S:
Peki gelelim zehra bebek konusuna bu kadar underground bi siteyi nasıl oldu da buldun?(ben biliyorum ama okuyucularımız bilmiyor olabilir) İnternet üzerinde yaptığın araştıma sonuçlarında babanın mükemmel bir çocukluk fotoğrafına da ulaştın izninle bunu da okuyucularımızla paylaşmak isterim. Yine ben biliyorum ama okuyucularımız bilmiyor (we are the world we are the soşılolojists(ben direk telafuz edemiyorum,yabancı okurlarımız için bir kere de sen telafuz et) internetin modern dünyanın insanları üzerindeki etkileri sence neler?
E.C:
Zehra bebek ozel ilgi alanimda yoktu daha onceleri. Kendisini bir takim gazetelerin ikinci sayfasinda gorurdum tabii. Daha sonra yogun tez arastirmalarim sirasinda Google beni bu siteye yonlendirdi. Diyebilirsiniz ki google’a anahtar kelime ne yazdin da Zehra Bebek’i buldun? Orasini kendime sakliyorum. Ilgilenlere mail adresimi verebilirim. (Siteni kotu amaclarim icin kullandigimi sanma Yasemin)
Az once moda icin sarfetmedigim seytan isi tamlamasini internete de kullanabilirim. Teknoloji ozurlu bir insan olsam da internetin faydalarindan pek yararlanildigini dusunmuyorum. Blog dunyasinin yeni kamusal alan oldugunu inaniyorum ama onun disinda bugun nasil delirdim baslikli haberler cok zihin acici olmuyor tabii. Eloshity’yi pur dikkat takip ediyorum o ayri.
E.S:Anti krayst filmi kadar vurucu olmasa da son soruda bir vuruş yaparak hayatında dinlediğin en patetik türk pop şarkısı nedir bunu öğrenmek istiyorum?
E.C:Tabii ki asla yaslanmayan Hakan Peker’in Bir Efsane sarkisi. Oynakligindan patetiklik akiyor.
E.S:Sence bir gün hepimiz avrupada buluşacağız mottosu ve ütopyasının gerçekleşebilme ihtimali nedir?biliyosun bu sene şeytanın bacağını kırarak hepimiz avrupaya açıldık (ne olacağsa) Ve konuyla alakasız olarak seninle ne zaman bir kongrede akademiş sunum yapacağız deluze ve guttari gibi kitap yazacağız edot?(ben cevabı biliyorum ama bir kes de sen yanıt ver:) )
E.C:Coktan gerceklesti bile. Bruksel bir dostluk noktasi olarak mazide kaldi. Gercekten birlige Turkiye’den gelmeyeen kalmadi. Resimleri yollayabilirim ve burada okuyucularinla paylasabilirsin.
Yasemin seninle bir platform kurmak istiyorum. Bunu issizlik donemime denk getirirsem eger
Akademik dunyada beraber yaslanacagiz.Ay lav yu.
Sevgiler…
Elo shity
Not:Soruları beğenmedim şu konuda da soru soracağdın diyonsan bir mail kadar yakınındayım.
18.04.2010
14.04.2010
papa m
11.04.2010
7.04.2010
haya tok ulu
dershanecilik sektörünün zirvesinde işi bıraksam jübilemi nasıl yapabilirim acaba diye düşündüğüm bir sabahtan hepinize merhaba...
her sektörün kendi içinde sıkıntıları var, evet mesela kuruyemiş yiyen müdürün yüzünüze tükürük saçmak suretiyle 'naber lan' demesi gibi...yanlış anlamayın asla kötü bir insan değil kendisi sadece biraz tanımlaması zor samimiyetle saygı yoksunluğu arasında gelgitli tavırları var.hepimiz insanız bazen olur.tükürük de insan için...müdürlük müessesi ile ilgili çeşitli fıkralar aşırı yorumlar için bakınız memurlar.net(dünyanın tarıtşmasız en çirkin web sitesi)
gelelim dünyadan bu günkü isteklerime
1-florasan lamba kaldırılsın.
2-saçlarıyla oynandığında uğur getirildiğine inanılan troller yeniden gündeme gelsin.
3-gıcık gittiğim(gıcık gitmek ne güzel bir öbeksin) veliler mehmet abi tarafından kafalarından ısırılmak suretiyle etkisiz hale getirilsin.
4-mice parade gibi güzel bir anagramım olsun,adı can olsun.
20.03.2010
gülşen abi kadar güzel bir yazı
böyle zamanlarda evdeki eşyaların yer değiştirme oranı ile doğru orantılı olarak sütlü nuran hanımın kokusundaki ve ten rengindeki değişimi takip edebileceğim diyagramlar çıkarabileceğime olan inancım artıyor.