30.09.2010

28.09.2010

kendimi şanslı hissediyorum! (müzik köşemiz)

kanatan şarkı mealleri (durmak yok yola devam)
Julien Plenti-No chance to survival
part 1

There's no chance survival, and no hiding place.
Hayatta kalmaya fırsat yok ve saklanacak bir yer de.
you must be my rival, I remember your face.
Sen benim hasmım olmalısın, yüzünü hatırlıyorum.
a sweeter denial's become familiar to taste
Tatlı (anlamazlıktan gelmelerinin,esirgemelerinin) inkarlarının verdiği his aynı(tadı aynı)
there's no chance survival and no hiding place
maceraya fırsat yok ve saklanacak yer de.
you can live your whole life in a cave, man. you can learn to love uncertainty.
tüm yaşamını bir mağra kovuğunda geçirebilirsin adamım
belirsizliklerle dolu bir aşkı yaşamayı öğrenebilirsin,belirsizliği sevmeyi.
And I won't spend my whole life without some cold disregard for the sweet sleep, eternity.
Ve ben tüm hayatımı bazı soğuk umarsızlıklara katlanmaksızın geçiremem(soğuk umarızlıkların olsa da gel sevişelim)
sonsuzlukta tatlı bir uyku için(sen beni öldürüyorsun)
may you be praised for all your ways tonight
may you be praised by many ages tonight

Tüm çözüm yolların için kutsanabilirsin bu gece
asırlar süren bir kutsanma (asırlardır yalnızım pişmanım alın yazım)
there's no chance survival
and no side to take
kurtulmak ve taraf tutmak için şans yok
(YANIMIZA ALABİLECEĞİMİZ GERİDE KALAN HİÇ BİR ŞEY YOK)
I'd be less than primal
with no heart to chase
bir ilkelden daha aşağılık olabilirim
olmayan bir kalbi kovalamak için
when something so vile has become so commonplace,
i know there's no chance survival.
alelade bir biçimde o sefil anlar gelip çattığında
hayatta kalmaya göre bir şey olmayacağını biliyorum.
to the flesh now we race!
cismimizle biz yarıştayız şimdi(beden bedene)

your beat kicks back like death


ne zaman ,nerede? kim bilir?

23.09.2010

aşı koldum

hello şiti
sabah mahmurluğunu en sevdiğim öğrencilerimden buğra ilen paylaşmak bedeva,bin takla bin yalanla konser kovalamanın tadı vazgeçilmez.O sabah terslikler silsilesinin başlangıç noktasıydı şaşkın şaşkın yaşar abiyi bekliyor idim.Cüzdanımı dershanede unuttuğumdan dolayı o günün bir öncesi olan günden başlayan bir negatif duygu vardı evrende.Oysa ben bu evrende en çok ayşegülü seviyoridim.'Buğra the saf' okulda kendisini sabahçı zannettiği için yapacak hiç bir şey bulamayıp her zamanki gibi kendisini dershaneler sokağına vurmuştu. Biraz hayıflandı akabinde tam bir öğretmen gibi 'akılsız kafanın cezasını zaman verir' dedim. (akıl verme konusundaki başarısızlığıma güldüm) 'evren bana karşı boşversene buğra' dedim.Aynı akılsızlığın kurbanı olduğumuz için ikimiz de bekliyorduk tabi ki beni ciddiye almadı 'siz mi uydurdunuz hocam' dedi,çünkü dünyada tek inandığı insan apartman komşusu Oğuzhan Şakardı.Tabi ki Buğra benimle oturmadı ve en çok sevdiği şey olan şöyle bi dolanmak eylemini gerçekleştirmeye gitti. Bu esnada Mehmet Abiyi aradım, Yaşar abi hangi taraftan gelir sorumu hiç garip karşılamayarak sırtını dershaneye verince soldan gelir diyerek anında sorumu yanıtladı. Bu saatte bu informeyşına vakıf olabilecek tek insan oydu doğru insanı aramıştım gülümseyerek telefonu kapadım.aslında dev mutsuzdum...ilk defa ne istanbula gitmek ne de çok merak ettiğim bir konseri izlemek hiç bir türlü iyi gelmiyordu. Buğra ara sıra yanıma uğrayıp saati soruyodu ve saatinin olduğunu ikimiz de biliyodurk.Saati çok iyi takip ettiğim için ona bu konuda harika bir rehber oldum. Sonra trende ters giden koltukta karşımdaki insanlara baka baka uyudum.
bu maceranın sonu.