29.04.2009

naked as we come


lütfen bana hiç durmadan seni seviyorum de bobi*

(yaralayan şarkıları yapısöküme (çok havalı bir kelime) uğratıp kendilerinden kurtulma aktivitesi)
Gone for good
part 2

that's enough sitting on the fence
-Bu kadar kaçamak cevabın üzerinde oturmak bana yetti
-bu kadar engelle oturmak artık yetti
-eskirim yaparak kulak arkası etmek gayrı yetti canıma .
i find a fatal flow in the logic of love
-aşkın mantığındaki öldüren/mahveden/nihayi hatayı/kusuru buldum(ben buldum) (elllerine sağlık hadi durma kutla bu zafer senin)
and go out of my head.
-ve kafamdan attım gitti(aşkı)
you love a sinking stone
-sen afedersin tabiri cazise aşağıya çekilen yani batan bir kayayı seviyorsun.(insan odun olsa batmaz)
that never elope
-ve o seninle asla evlenmek için kaçmayacak(çevirinin imkansızlığında kopuş noktası elope nedir)
so get used to the lonesome
-yani diyeceğim o ki yapayalnız olmaya alışsan iyi edersin.
girl, you must atone some
-ah be kızcağızım bunu bir şekilde telafi etmek mecburiyetindesin.(önce hüplet sonra gümlet,hem terket hem advice ver ona da peki)
don't leave me no phone number there*
işte şarkının doruk noktası (*uzun süre tam tersi bir anlamda düşünerek hayra yorduğum için şarkının kedisinden özür dilerim)
-giderken de bana telefon numaranı fln bırakayım deme ( kafama sıktım gittim bil,hatta gittim gözün aydın/ bil aydın/ger )

devamı haftaya

sevgiler elo shity

*tanıdığım tüm köpeklerden onları en az bir kere bobi diye çağırdığım için özür dilerim.

27.04.2009

söyleyecek sözü olan herkesle röportaj yapan ekip: ELO SHITY

*ladida diyen bir erkeğe mütevazi bir japona olacağım gibi aşık olurum.billahi.



scientific suicide/fenni intihar

merhaba elo!bu gün insanlık için iş tanımına yeni bir boyut, yeni bir açılım kazandırdım.adı 'kulağı delik bir şekilde çay içmek'.pek saygıdeğer patronlarımdan biri olan ganim beyle birlikte (oblomov tarzı kalın enseli maviş gözlü satış ve pazarlamanın en ince noktalarını bilen güler yüzlü bir insan) yine çok neşe dolu bir gün yaşadım.
ganim bey karşımızdaki çok sevimli müşteriye bizim cihazımızın neden daha iyi olduğunu anlatırken dünyada yaptığım en iyi ikinci şey olan çok iyi dinliyormuş gibiyi yapıyordum.(birincisi hepinizn de bildiği gibi dünyaya merhaba demek)
çok iyi dinliyorumu aradan bir takım mimiklerle onaylıyorum bakışları atarak destekliyoriken vicudumun diğer kasları isyan ediyorudu.mesela ayak parmaklarım ayakkabının içindeki garip duruşundan rahatsızdı, sırtım dik durmaya alışık olmadığından sarfetmiş olduğu eforu senden bunu acısını çıkarım dercesine pıt pıt kalp gibi atarak veriyordu.işte biznıs layf bu kadar acımasız sevgili okuyucular. bulaşmayacağınız varsa bulaşmayın benden söylemesi.
merak edenler için ayşeyle yaptığım röportajdan sonra aş kacım azaldı.

*yazdığı her satıra sonsuz saygı duyduğum kaan sezyum'dan; gazeteden kestiğim fotoğrafını çiçekli çerçeveye koyarak, hayran genç kız tavrıyla başucumdaki komidine koyduğum için binlerce kez özür diliyorum.( çerçevelerin alınmış olduğu amaca hizmet ettiği bir dünyada yeniden görüşmek dileğiyle esen kalın)

24.04.2009

güle güle zoraki salıncak


*Hüzünlü bakışlarımla darladığım tüm erkeklerden özür dilerim.

cihan ayşeyle aşk üzerine bir softpeht /daha edebi ve samimisi yok/

Hazırlayan ve sunan Elo Shity

(arkadaşları yakından tanıma ve tanıtma performansları vol:2)

(konuk no:2)

E.S:Evet, sevgili Ayşe mevsimimizin de bahar olmasının etkisiyle konumuz son on bin yılın en kötü hastalığı olan aşk acısı. Biz de elo shity ekibi olarak bu konuyu seninle irdelemeye karar verdik. Ve seninle yapacağımız mini röportaj için sorular hazırladık.

İzin verirsen başlıyorum sorulara.

E.S:Geçici bir heves mi bilmem ki bizimkisi ömür boyu sürer mi? Saman alevi gibi söyle bir anlık mı aşk bu kadar kolay mı şarkı sözleri senin için ne anlam ifade ediyor? (Ozon Orhon)

C.A:Aşk sözleri her zaman aşkın yarattığı/yaratacağı muhtemel mutluluklardan, ferahlatıcılığından ve kurtarıcılığından söz eder. Aşksa, kendi içinde söylenen o muazzam “aşk sözleri”nin aksine, olabildiğine sık örülmüş elekte ince ince süzülen minik taneciklerde kendini buluyor. Onun çetin ve :armaşık bütünlüğüne rağmen, üstelik “seve seve”, ezilerek, ezerek onu yaşıyoruz. Aslında bu bir savaş. Her bireyin karşısındakine verdiği aidiyet duygusunun savaşı. (E.S iç ses:ayşe disko kraliçesi olmasının yanı sıra son derece ciddi bir insandır bilen bilir)

E.S:Uykusuzluk mevsimsel midir? Uzun süre uykusuzluk çektiğini ben biliyorum ama okuyucularımız bilmiyor. Bu uykusuzluk dönemleri buhranlarında başına gelen en komik şey neydi?

Başıma komik birşey geldi mi bilmiyorum, arkadakilere gülecek olgunluğa erişemedim henüz. Uykusuzluk dediğin senin mevsimlerine göre değişiyor. Bebek gibi uyuyan ben, bir anda gözlerimi kapatamaz oldum. Uykusuzluk meretine yakalandığım ilk gün, ucuz antene bağlanmış hala bir iki kanaldan başka yayın yapamayan televizyon karşısında, hafif karlı görüntüsüyle karalar bağlatan trt nin yeni çocuk kanalına tutulmuştum. 5 saate yakın yemeden içmeden “ trt çocuk” izledim, midemde de meşhur büzülmeler yaşanmaya devam ediyorken. Gerçekten çok kötü programlar var, trt yine yeni yeniden, gezerek öğrenelim eğlenelim konseptli program yapmayı ihmal etmemiş. Dünyanın en şaklaban sunucusu, dünyanın en uyduruk ve yandan taktığı şapkasıyla zıplayarak program sunuyordu, çocuklar bunu haketmiyor dedim. Ona biraz gülmüştüm.
Bu uykusuzluk günlerim ikinci bir travmayla doruk noktasına ulaştığında nefes bile alamıyordum. Sadece uyuyamamayı hakikaten öpüp başıma koyardım. Gülmeye yakın hiç bir durum yoktu.

E.S:Ve gelelim sigara meselesine (gördüğüm en cesur kadınsın sen bu arada) kendine yapılması hoş olmayan bir hareketi başkasına yaptığında nasıl hissettin? Al sana üstü kapalı soru.

C.A:Ciddi bir boşalma hissettim. BURNGAZM. Şaka yapıyorum, hoş olup olmadığını bilemem ama şiddetin, yaşanan duyguların yoğunluğundan geldiğine inanıyorum. Kendimi tutadabilirdim, ne olucaktı büyüklük bende mi kalacaktı, erdemli mi olacaktım. İz bıraktım işte, belki de farkında olmadan ama bilerek. Zarar vermek istedim mi bilmiyorum ama kendi acımı ona tattırmak istemiş olabilirim. Ucundan.

E.S:(Kişisel soru:/cevaplanmayabilir) beni dövmek istediğin günden beri içinde beni dövmek istemeye dair başka bir his oldu mu? Samimi bir itirafta bulunmak ister misin?

C. A:Seni dövmek filan istemiyorum. Karıncayı bile incitmem. (aslında duygusal ve net biri)


E.S:Ömür biçsen şu aşka dair meselelere? Ne diyorsun kaç ila kaç ay arası bir azalma olacağı beklentisindesin?

C.A:Yaşadığın her şeye bağlı bu. Yapacak başka bir şeyin yoksa obsesyona kadar yolun var galiba. Sigarayı bırakmaya benziyor biraz. Bile bile lades durumu. Ya da ben kendimi kandırıyorum. Çivinin çiviyi sökeceğine inanmıştım ilk başta. Çiviler batmaya devam ediyor halbuki.
(burda dayanamayarak annemin çok söylediği bir şiirle araya giricem: çivi çiviyi söker derler/ soğuktan donanı buzla ovarlar/ ben zaten yanmışım dostlar /peki beni fırına mı koysalar/-edebiyat dolu bir söyleşi-)

E.S:Gerçekten kaçanın kovalandığını birçok kez deneyimledim sen de bu klişe söze inanıyor musun?

“ördek çükü gibi bir şey bu hayat
tuhaflığı ölümden geliyor
daha doğrusu doğmaktan”.

Ne güzel demiş şair. İnsan dediğin ızdırap ister. Mutsuzluğun hazzını arar. Zorlar zorlar zorlar, zorlar. Bir yanı o ulaşılmayan için yanıp tutuşur bir yanı o yanmada kül olur biter. Tam da istediği budur zaten.

E.S:İnsanın bile isteye kendini böyle çıkmazlara sürüklenemsi edebi açıdan bir yaratıcılık kaynağı bir feedback verir mi? Yoksa insan bu gibi konumlarda anca kıytırık aşk şiirleri yazıp aşk şarkılarına ağlar mı? Bir edebiyatçı gözlüğü ile aşkın açmazları hakkında bizi aydınlatır mısın?

Sırf ilham versin diye acı çelikmez ama yüksek dozlarda yaşanılan tüm duyguların insanı bir o kadar da düşünmeye ve yaratmaya meyl ettiği kabul edilebilir. İnsanın yaşadığı duygu da, yazacağı çizeceği de onun kapasitesiyle orantılıdır. Yürek işidir koçum bunlar. Aşk dediğinse zaten hep kapalı. Açmazlar o kapıları. (gönül kapılarınızı açın sen ve abim)

Zaman ayırıp yanıtladığın için teşekkürler.

Sevgiler
Elo Shity

22.04.2009

work of art


21.04.2009

asla vay canına demem


lütfen bana vitniy deme bobi


Gone For Good
(part 1)
-allah aşkına git
-iyi için git
-iyisi mi git (daha fazla üzme git hadi git)
-sadece iyiyi elde etmeye çalıştım. (yemin ederim başlıktan bi falsolu giriş)

unite me i've said no vouws
-beni birleştir ünitelendir asla vay canına demem
the train is getting way to loud
-bu trenin gittiği yol yol değil.
i gotta leave here my girl
-burda bebeğimi terketmek zorundayım (billahi gürültüden brain pusimizasyonu)
get on with my lonely life
-onu benim yalnız hayatıma bindirmek, yetiştirmek.
Just leave the ring on the rail
-sadece o yüzüğü tren yolunda bırak (sessizce bırak o yüzüğü)
for the wheels to nullify
-işkence araçlarını geçersiz kılmak için
unitl it's turn in my head
-bu benim beynimin içinde döndüğünden beri
let you stay and you paid no rent (o soğan yiyip bayıdığın gün terketmeliydim seni)
-Senin kalmana izin verdim ve bunun için bir bedel ödemene izin vermedim.
i spend twelve long mounths on the lam
-bu uğurda 12 ayımı harcadım
-kaçış üzerine çalışmalarıma 12 aydır devam etmekteyim
-12 aydır zaten kaçmayı planlıyordum senin haberin yok mal.


19.04.2009

okulu asardım dünyaya küserdim


*harita odasında yaptığımız bir çay partisinde yaklandığımız müdür yardımcısı gürkan bey'den önce likle masanın altına saklandığım için sonralıkla ağzımda nimet varken ona cevap vermeye çalıştığım için çok özür dilerim. Bobo derken budayım demeye çalışıyordum.yemin ederim niyetim iyiydi.

17.04.2009

röprötaje in salon salomenje: Merve Demir ile çok samimi bir röportaj



Hazırlayan ve sunan Elo shity
(arkadaşları yakından tanıma ve tanıtma performansları vol.1)
(konuk no:1)

M.D:Geç cevap için özür dilerim dostum bilgisayarım patladı format attım bişiler, öptüm.

Elo Shity(iç ses):asla bir sorun teşkil etmedi verdiğin geç cevap.canımsın. başlıyorum 1 2 3.


E.S:Pek sevdiğim dostum Merve öncelikle mesleki bir soruyla başlayalım istersen? Ölçü alırken dikkat edilmesi gereken en ince nokta nedir? Bir binaya bakıp gözünle ölçü aldığın oldu mu?

M.D: Başlayalım canım. Öncelikle sorduğun sorudan yola çıkarsak binanın içine girmek gerekir, akabinde her detay senin rölöve alma tecrübenle doğru orantılı olarak dikkat çeker yada binaya 2. yada 5. defa gitmen icap edebilir. Bir adet 5 metre, 1 adet laser metre, 1 adet bloknot ve kalem, fotograf makinesi ve 1 arkadaşın sana gerekli olanlardır. Gözümle ise ölçü almadım ama adımla aldım. (iç ses elo: işte tam bir profesyönel)

E.S:Atıyorum ben sırf çok havalı bir isimi olduğu için iç mimar olmaya kalksam (25 yaşındayım şu an) ömrümün kaç yılını bu uğurda harcamam gerekir?

M.D: Seni tanıdığım için 3,5 sene diyebiliyorum. (arkadaşlık sevgisinin bir üst leveli)

E.S:Prensipli bir insan olduğunu ben biliyorum ama okuyucularımız bilmiyor. Özellikle yiyecekler konusundaki düzenin titizliğin ve prensiplerinden kısaca bahsedebilir misin?

M.D:Yumurta yemem yanımda yedirtmem, buzdolabında kurumuş peynirden hoşlanmam, ajvar sosla beyaz peynire varım ama ardından reçele karşıyım, çiğnenmiş sakızı yuvarlayarak tabak kenarına iliştirme konusunda çok hassasım lütfen yapmayın, kül tablasına sürünmüş bezi bulaşığa sürmeyiniz, dia marka gıda ürünlerini yemem, yağlı yemem, erimiş buzlukta tekrar donmuş dondurma yemem; bunlar aklıma ilk gelenler bebeğim bilmiyorum yeterli oldu mu? (bunlar bana merveyi her gün bir kez daha sevdiren nedenler dia markaya karşı olması hariç gıpta ediyorum kendisine hep etttim)

E.S:Hiç bir telefon çığlığı ile yalnız bir güne uyandın mı?
M.D:Hayır
(cool bi insan olduğundan dolayı bu cıvık soruya karşın hiç kendini bozmayan bir tavır,teomandan hoşlanmaz,tiridi maxin ustasıdır.)


E.S:Hoş geldin dünyama mottosunu nasıl edindin? Kısaca açıklar mısın?
M.D:Kendiliğinden yapıştı bana, dar çevremde benimle aynı tecrübeleri yaşayan arkadaşlarıma tekrarlama gereği hissettiğimden...

E.S:Ukala olduğun anlarda kendini tutmak için içinden tekrarladığın bir söz var mı? Yoksa hiç çekinmem söylerim mi diyorsun?
M.D:Bazen ukalalık oldugunu düşünmüyorum farkettiğimde ise çekinmiyorum, bazen utanıyorum kendimden neler geçer yar içimden. (içim bileylenir)

E.S:Anketi hazırlayan hakkında düşüncelerini iki kelime ile özetleyebilir misin?
M.D:Herkes sever.


Sevgiler Elo Shity

16.04.2009

ne olur geri dönme


*ayağını yere doğru dürüst basamayan her ninjaya kucak dolusu sevgiler.

15.04.2009

who's gonna love me the way that i am?

Günaydın elo!
ceren'in tiz sesiylen uyandığımdan dolayı biraz gerginim.dün bana bi kaç bira ısmarladı tutumasaydım tekila da ısmarlıycaktı.dur dedim babanın paralarını kötü yollarda heder etme.türlü itiraflarla kuzenliğimizi pekiştirdik.açıkçası bi çok konuda her zaman benden üsütün performans sergilemiş bir insan olsa da(saçlarımı tutam tutam yolmak ya da gönül muacereaları) tam ona yaptığım en büyük sinsiliği itiraf edicekken masamız doluverdi.
Bloğumu okuduğuna ihtimal vermediğim için burdan itiraf ediyorum.(yine bi sinsilik)
Sene 2001 suları bunla tatildeyiz atışmışız. Beni otelin balkonuna kilitledi.Melankolik biri olduğum için voltmenimden coldplay dinleyerek atlatmaya çalıştım.Ama kinci olduğumu bilmeyen sevgili kuzenimin bütün havlusuna ağlarken gözyaşlarımı ve sümüğümü sildikten sonra beni kilitlemiş olduğu balkondan çıkardığında ise koşarak bir güzel işeyip diş fırçasını da klozete soktuğum doğru.Kıssadan hisse: 'tifüs olmak istemiyorsak kimsenin üzerinde baskı* kurmamalı, kimseyi balkona kilitlememeliyiz'

*direksiyon hocam ramazan(ramo) bey,'vitesi üzüm salkımı gibi tutuyosun yasemin ayrıca muhammed aşkına artık 3'ten ikiye geçerken 4'e takma bak son kez söylüorum bak tık tık tık' diye bana isitsnasız bağırdığında titrek bir sesle 'temam' diyip akabinde selfkonfidansı oturtup 'hocam ben baskı hissedince o an yapamam valla bakın yarın yaparım ama bu gün yapamam' diyerek zavallı adamı kandırdığım için kendisinden özür diliyorum.

12.04.2009

biraz da bil bul kazan:aşağıdaki fotoğraftaki gerçek kötüler elemanını bulunuz

* obama sempatik olduğu için obama defol derken içi rahat etmeyen
sesi titreyen solcu kız yalnız değilsin.

haz etmem

julet binoshe'a yakışan yeni sarı saçları şerefine fındık bira içiyorum.(adına da derler kadın kafası)
haha daha yazmıycam aklımda çok acayip şeyler var ama dedim ya dostlar hazı ertleliyorum.yoksa yemin ederim azıcık içtim bu halim doğuştan.(yemin ederim her paragrafın sonuna yakışıyor yea)
istemiyan talay

ofisi ve şapkasına kurban olduğum tek dedektif olarak: david addison


*yeri gelmişken bay kamberden ve matematik dedektifleriden özür dilerim*.
ps.i love you:*sanırım her şey dedektif addisonu seslendiren ve maddie derken sesindeki o tınıdan kaynaklanıyordu.ne yapayım dostlar güzel erekek sesine dayanamıyorum kurban oluyorum anında.

11.04.2009

iki dirhem bir çekirdek

*kendimi çok özlettiğim içi samimden özür dilerim.

ultra saf su

ya yollarda ne güzel şeyler geliyo alkıma sevgili bir genç kızın gizli defteri ama şöyle sennen karşılıklı kalınca habire 'çok yalnızım çok mutsuzum' ajitasyonları yapasım geliyor.nerden aklıma geldi kim bilir gezdim dün gece şehri şöyle bir şarkısını söyleyip ağlamaklı tavırlarla peruksuz yaklaşımlar.annem bana senin doğuğun gün kar yağmıştı diye şiir yazmış sevgi dolu bir kadınken(belirtmek isterim ki ailece şiir tutukunuyuz+ şiirin adı 'prensesimin sevinci' isminiyazarken bile duygu seli yaşatan bir şiir)
neyse kafamdan binbir tane cümle geçiyorken sürekli kendimi nasıl sabote edebilirim bunu da kovalıyorum.çaktırmayın.
dönelim anneme.annecim canım annem ben prenses olsam kar yağarken doğduğum için tabiy ki pamuk olmam.pamuk olacak biri varsa o da siyah saçları ve sütten beyaz teniyle nüvidimdir.kendisi vaytist girl elayv.meali yaşayan en beyaz kız.dostum ayşegül eski saç boyu ve rengiyle rapunzele ben kendim ve şahsım da karakterim itibariyle olsam olsam sündük sindirellaya yanaşırım.pınardan da iyi kibiritçi kız olur.arkadaşlarıma prenses* yakıştırmaları adlı böülümün sonuna geldik.teomanın dediği gbi her güzel şey bitermiş.ya da lost'da jack 'in john'a dediği gibi john yeter artık bunu anla adamın sen özel değilsin.

gelecek hafta elo shityde: en havalı mesleği olan arkadaşım merve hakkında bir takım gerçekler.beni izlemeye devam edin anacım.

*kendini pirenses adleden hiç bir kadından özür dilemem,dileyemem.etc:dco

5.04.2009

shut up they're dreaming places where lovers have wings


bu arada cam silerken tavsiye edebileceğim en güzel cd
org ile oyun havaları volume 5 kralların çiftetelllisi ile başlıyor
pes ettim ile devam ediyor.tam bu anlara layık bir potpoori.

pardon sizi birine benzettim geçmiş yıllardan*

elimde kocaman bir çöp torbasıyla eskişehir garında insanlardan kaçıp ara yoldan kendimce taktiklerle kalabalığa karışmadan sıvışmaya çalışıyorken biri 'paçoz' diye seslendi.süper merabacı hiç dışlamacı biri olduğumdan gülümsememe ve görmezden gelme kat sayım oldukça düşük.bayağı iyi bir insanım.beni bilen bilir.neyse of sabah mahmurluğuyla ayrıntılara boğuveresim var şu ortamı ama bu blok yazımın geleceği nokta 'acmayın lan bana' olacaktı.burda yine nadide bir atasözümüzü masa altına yatırmak isterken malesef bana ayrılan sürenin sonuna gelmiş bulunuyorum ey okuyucu. anlayana sivirisinek saz anlamayana davul zurna az.ben bu deyişten bir şey anlamıyorum anlayan varsa geceleri arasın çok yalnız oluyorum zira.

*içimdeki bitmek tükenmek bilmyen bu teoman sevgisinden ve rüyamda bir başkası olarak gördüğüm okan bayülgen'den ve en önemlisi yemin ederim azıcık içtim bu halim doğuştan lyricğinden özür dilerim.(yemin ederim dünyanın en iyi şarkı sözü)