28.06.2009

gece sefası

27.06.2009

disney's ice parade

bu gün ismi şevki olan hımbıl bir kedi tarafından iki el kullanılarak kafamdan tutulmak suretiyle kafamdan ısırıldım.dostum cana ilen buna yaklaşık bir 10 saniye güldükten sonra fatma teyzeyle pazar çarşı, hayat pahalılığı ve işsizlik üzerine bir konuşmaya dalmışken, cana sıkılarak hadi bahçeye inip stenli ipkinsi sevelim dedi.adı ada olan yeni tanıştığım bu köpeğe stenli ipkins demek nedense o sınav kafasından çıkmış bünye ile biraz da hoşuma gitmişti.tanımadığım köpekleri aslında o kadar da sevmediğimi anladığımdan beri insanın kendisini tanımasının ne kadar engebeli bir süreç olduğunu düşünüp üzlüyorum.aynı zamanda ada diye köpek ismi olmaz,olamaz.
'iki kişinin ayakta durarak on dakikadan daha uzun bir süre konuşabilmesi için birbirlerini en az üç yıldır tanıyor olması gerekir'

geveze bir garson pişmemiş elma patateslerinden birini terastan aşağıya attığımı görüp 'hiç yakışıyor mu size hanfendi' diye yanıma geldiğinden beri o herkesin bana baktığı derin sesizlik anlarını çok seviyorum.'şovunun bir parçası olmaya memnuniyetle katılırım ama patatesleriniz hiç güzel pişmemişti ve küçücük bi patates için amma da yaygara yaptın arkadaşım' diyemedim.hatta sanırım ayağa kalkıp selam verdim orda bulunan küçük insan kalabalığına.insan bi kere tozunu yutmasın sahnenin her şovsal vakkada selam veresi gerliyor.

biri beni gersin o da sensin diyerek sevgiyle kucaklamak istediğim kimse kalmazsa ne yapacağımı düşünmek için bir dakikalık meditasyon yapmaya gidiyorum.huzur güneşe selamda.

*olağanca suratsızlığıma rağmen benimle birlikte 6 saat boyunca hiç sıkılmadan bekleyen sevgili kuzenim soner ve dünya tatlısı eşi öyküye minnetler meclisinden sevgilerle.

22.06.2009

hoch sommer

*kıriketten sonra en sevdiği spor su balesi olan tüm gülen bacaklı şişmanlara kucak dolusu sevgiler.

21.06.2009

hayat evren ve herşey hakkında bir günlük yazısı daha

bazı yakın dostlarım çok mutsuz olduğumda erci -e dinleyerek kendime geldiğimi bilmelerine rağmen yağmurlu pazar günlerinde en sevdiğim şarkı black box recorder grubunun 'hated sunday' şarkısıdır.(REKLAM:PAZAR SIKINTISI KİTABIM PEK YAKINDA YAY-SAT BAYİİLERİNDE) (hangi gazetenin kuponla vereceğini reklam olmasın diye yazmıyorum son derece iyi yaradılışlı bir insanım)

onun dışında bu güzel yaz günlerinde nişan düğün dernek aktivitelerine katılımarım hızla devam ediyor.dün dünya tarihin en göbek atmayı bilmeyen gençlerini kendi gözlerimle gördüm.hatta gözlerimle görmekle kalmayıp aralarına katılıp 'esra tilbe'* adını verdiğim yeni bir dans türünün de önderi oldum.gerdan kıvırmam sörf tabiyki.(espiritüel biri olmak yerine spritüel biri olmayı tercih ettim tüm memlekete hayırlı olsun)

bu arada tüm paris ahalisinin müzik gününü kutlarım.biz de annemle radio days gibiyiz.trt fm sen bizim herşeyimizsin sen olmasan bir anlığına da olsa dünyada hep kibar ve iyi insanlar olduğu gerçeğine inanarak kendimizi mutlu etmeyi nasıl başarabilirdik ki?

*yıldız tilbe /esra erol arası bir dans olup katılımcılarda çoğunluk sağlanırsa evmizin salonunda her türlü müzik eşliğinde öğretilecektir.

Ps.Kadim dostlarım emel ve enesle bir demet 'hayat nedir?' konuşması yaptıktan sonra aramızda geçen dialogların sapma noktasının hayatın anlamı olduğuna karar verdim.

19.06.2009

yasbook

merabayın sevgili elo shity okuyucuları;
bürokrasinin darlamalarına düştüm.kadastro ve bayındırlık kelimelerinin anlamını yeni öğreniyorum.cehaletimi bağışlayın.aşka düşer gibi oldum kendime gelemiyorum bir haftadır.(ille de aşk ille de sen ille de intikal)
oysa ki size günübirliğine kurulmuş olan bisiklet çetesiyle yaşadığımız maceraları, tepelikten kendimizi salışlarımızı anlatıp şöyle de güzel bir doğa insanıyım domatesi ısırarak yedim havaları atıcektim.'ne de güzel insanlar varmış'diyerek de cihan kılıç'a yeni genç dostlarımla bu takılma ortamını sağladığı için teşekkür edicektim.hayallerim bulutlandı.(kazanın öldüğüne inanırdım ama cihana minnet duyacağıma inanmazdım )(tenk yu ciyan)
zaten yeni kararım insanları tanımadan sevmek.şurdan bir öngörüm olsun ki birbirini tanıyan her insan bir gün birbirine kıl olacak sevgi ortamı bozulacak ve her canlı ölümü tadacaktır.ki ben bunu istemem.mesela dün cana melih'e laf soktuğu için 18 senelik dostuma 'neden çocuğa laf soktun ki' diyerek ortamı yine gerdim.'melih'dedim 'sürekli aynı masada oturuyoruz ama sen kimsin abi tanıyalım istedim bak 18 yıllık dostuma atar yaptım bize biraz kendinden bahseder misin?' kem küm etti melih ama sanki bi ısınma oldu canayla aralarında...dünyada katılımcı demokrasi olsun herkes düşündüklerini açıkça ifade etsin bakın ne de güzel olucek herşey.bekle beni odtü.sosyal bilimlere neşe saçmaya geliyorum.'bir insana zorla düşündüklerini söyletmek nasıl bir suçtur?' başlıklı bir tezle karşınızdayım.antenlerinizle oynamayın sevgili selocanlar.
dünyada en çok kendime kıl oluyorum ve en çok kendimi seviyorum.(sanırım bu cümle tamamen yalan)ama size en hoşlanmadığım iki özelliğimi sayacak olursam birincisi ortamı kurtarmak adına ortamı germek olup sık sık başıma gelen bir durumdur, ikincisi ise 6 aydır telefonlarımı açmayan birini hala neşe içinde arayıp 'ne haber çiko' demek istemek.
That's the story of my life*
*Morrisseyi öperim.
Ps. Bu arada marduk koca bir yalanmış !'yakında ne de olsa kıyamet kopacak' diyerek işlediğiniz günahlarınızı çıkarmak isterseniz bir telefon kadar yakınım.

12.06.2009

çok yönlü bir aşk kadını


bakış dudak büküş ve eldeki gül hepsine ayrı ayrı teşekkür ederim.belki de deniz seki olmasaydı birini sapıkça çok sevmenin zararlarını genç kadınlar klübü olarak çok daha geç anlayacaktık.iyki varsın deniz seki.görme engelliler için kitap okuma aktivitesi yapacağını duydum.iyi edersin.ben de yapıyorum evde.yalnız kitabı iyi seç derim.sıkılırsan bana mektup yaz deniz.yemin ederim cevaplarım deniz.aşk bu mu deniz.aşk acı mı deniz.iyilik yap denize at deniz.

9.06.2009

Ablamla 'Mutluluk Üzerine' ))) >>> <<< (((


Hazırlayan ve sunan Elo Shity
(arkadaşları yakından tanıma ve tanıtma performansları vol:3)
(konuk no:3)

E.S : Evet, sevgili canımdan çok sevdiğim ablam; öncelikle 'mutluluk' konseptli bu anketi yapmamda bana ilham verdiğin için çok teşekkür ettikten sonra hemen bu anketi çakıyorum seninle. Bu gün yazın ilk günü. Haziranın ilk günü. Ağzımıza layık bir röportaj olacak hissediyorum ve başlıyorum sormaya:
Vallahi mutluluk deyince benim aklıma beylerbeyinde mutfakta izlediğimiz en şahane sabah programı olan Jess’in ''sevgi mutluluk eşittir çocuk'' şarkısı geliyor. Onun dışında bir de Miranda July. Peki ya sana neleri hatırlatıyor bu mutluluk dedikleri?


A.İ: İki gundur dusunuyorum net bir cevap bulamadim. (Bu temayi mineyle işlemeliydin) mutluluk kendi hoparlörlerinle müzik dinlemektir.

E.S: Ayşegül mutluluk bir Richard Hawley şarkısı olsa hangisi olur idi?

A. İ: Al bu en mutlu sarki diyemem ama benim icin 'the motorcycle song'. bir yaz gunu ben cok ac ve hava cok sicakken beylerbeyinden bogazici koprusune yurudugum bir vakitte onu dinliyordum bir yol sarkisi oldugundan havaya girmistim sefil halde ama mutluydum ne zaman dinlesem mutlu oluyorum. sinavlarda da hep en az ben yazardim zaten. bu cevap fazla bana.(bu aşk fazla sanağ)


E.S: Canım ablam peki bize lost mutluluğu denilen şeyi açıklar mısın? Hepimizi bir dönem hayata bağlayan bizi mutlu eden tek şey olarak lostun mutluluk yaşantımızdaki yerini kısaca bir kuple anlat.(mahşerindörtatlısı mı dr jivago mu?)

A.İ: bence lost mutlulugu tum lost izleyenlerin paylastigi ve tum lost izlemeyenlerin hicbir sekilde anlayamayacagi bir mutluluk cesidi bu sebeple etrafimda bu mutlulugu benle paylasmasini istedigim kisilere lost izlemelerini sağlık veriyorum (esin kuntaya sevgilerimizi sen yolla)

E.S: Neden gıdından öpmeme izin vermiyorsun?Burda tüm okuyucularımızın gözü önünde bunu bana bir kere söyler misin?

A.İ: sorunun konuyla bir alakasi yok. (dünyanın tartışmasız en cool insanı)

E.S :Yemek yemekten alınan hazı seninle tattım ben. Deli gibi yemek yiyip üzerine yarım ekmek yediğimiz günler benim için en mutlu günlerdi (Röportaj yapacakken duygu seline boğmak)
Yemek yemekle mutluluk arasındaki apriori episteme’yi bize bir cümle ile açıklarsan dünyanın en mutlu insanı olucem.

A.İ: Galiba herhangi bir besin bayat-çiğ(bu sana) vs. ne olursa olsun paylaşıldığında guzeldir.

E.S : Peki, Shopenhauer’in ‘mutlu aşk yoktur’ sözüne katılıyor musun?*

A.İ : Aragon söylemiş değiştirirsin. (dostunun açığını örtecek kadar şefkatli bir dost) Zor soruları bana sormuşsun. beni duygusal temalarla konuşturmaya çalışmandan hoşlanmasam da ilk röportajim oldugundan bu sefer cevap veriyorum. Hayır katılmıyorum ama mutsuz aşk ta vardır.

E.S: Peki, benim ‘'ölünce çet yapabilsek ölünce çok mutlu olurdum’' sözüme ekleyecek bir sözün var mı?

A.i: Ölünce plazmadan izliceksiniz sözüne bayiliyorum. (ölünce sevemezsem seni)

E.S : Bana şu dünyada üç tane kesin mutlu edici isim, şehir, hayvan, bitki, eşya ya da bildiğin 'thing' söyle sana kim olduğunu söyleyeyim.

A.İ : Yeni yikanmis ve yataga-yastiga gecirilmis carsaf-nevresim takimi-yastiga yeni yikanip yatmak (örnek bir keyifçi)

(Mutluluklar seninle elem yok olsun Ayşegül. İlhan İrem'i seninle seviyorum.)

Hapiness is love <3

Sevgiler

ELO SHITY

8.06.2009

hepimiz birbirimize sıcak ve sevecen davranmalıyız

biraz önce annem yemek yaparken bu şarkıyı sana itaf ediyorum diyerek 10 sene önce evimizde neşe ile dinlediğimiz çıtır kızlar kasedinden 'yaşanacaksa yaşanacak'* şarksını söylemeye başladı sevgili elo shity.her zaman söylemişimdir garip bir anne kendisi.çocukluğumdan beri de uzaylı olduğumu düşünüyor.mustafa topaloğlu piyasaya çıktığında çok şükür ki 'babam olabilir mi lan' diyerek paranoya yapacak yaşta değildim.Konuyu gene saptırdım tabi ama siz neyse ki içimden geçenlerin farkında değilsiniz dostlarım.(ulusa sesleniş)
yolda yürürken tayyip erdoğan'a soru sordum. 'hiç var mı varoluşal bi kaygın var mı hıı?!'gibi bi soruydu. sonra nedense neşe içinde tıraş olurken hayal ettim kendisini.(kendi içimde hapsolmuşluğun kopuş noktaları)
aslında buraya geleneksel elo shity konseptini bozarak danimarkalı filozof kierkegaard'tan bir pasaj yazıcektim ama zihinlerinizi bulandırmayayım. yani kitabın adı 'ölümcül hastalık umutsuzluk' varın gerisini siz düşünün canlarım.
Bu arada canlarım siz de kralsınız ama en kral Cantona!*

*annem kayahandan hoşlanmadığını itiraf ettiği halde inatla müzik setine bulamadığım çıtır kızlar kasedi yerine kayahan kasedi takıp 'ah eski günler' havası yaratmaya çalışırken sarfettiğim enerjiden özür dilerim.
*haluğu da çok seviyorum.

6.06.2009

to do list-1


yapılcak şey: eski de olsa bir araba alınıp önce nasıl kullanılamadığı deneyimlenir.annemin 'kapımızda duran araba' isteği de göz önnde bulundurularak önce halı saha çimiyle kaplatılan araba azami iki günde bir sulanır.

umut edilenler: Annemin kapının önünde duran güzelim arabamızı görünce bütün komşuların arabalarını ve markalarını tek çırpıda sayma aktivitesinden vazgeçmesi.ve tabii ki hayata bağlanmak için dünyada ender sayıda insanın yapmaktan zevk aldığı bu aktivitenin vermiş olduğu inanılmaz gurur.(aktivite kelimesinden asla bıkmayacağıma şuracıkta yemin edebilirim)

Yapılabilme ihtimali: % 23 (otuzlu yaşların ortalarına doğru ihtimalde 50lerin üzerinde bir artış görüleceği ispatlanamamış bir gerçeklik olsa da umut vaat etmektedir)
*hepsinizi dünya etik haftasını kutlarken kucaklıyorum.