27.06.2009

disney's ice parade

bu gün ismi şevki olan hımbıl bir kedi tarafından iki el kullanılarak kafamdan tutulmak suretiyle kafamdan ısırıldım.dostum cana ilen buna yaklaşık bir 10 saniye güldükten sonra fatma teyzeyle pazar çarşı, hayat pahalılığı ve işsizlik üzerine bir konuşmaya dalmışken, cana sıkılarak hadi bahçeye inip stenli ipkinsi sevelim dedi.adı ada olan yeni tanıştığım bu köpeğe stenli ipkins demek nedense o sınav kafasından çıkmış bünye ile biraz da hoşuma gitmişti.tanımadığım köpekleri aslında o kadar da sevmediğimi anladığımdan beri insanın kendisini tanımasının ne kadar engebeli bir süreç olduğunu düşünüp üzlüyorum.aynı zamanda ada diye köpek ismi olmaz,olamaz.
'iki kişinin ayakta durarak on dakikadan daha uzun bir süre konuşabilmesi için birbirlerini en az üç yıldır tanıyor olması gerekir'

geveze bir garson pişmemiş elma patateslerinden birini terastan aşağıya attığımı görüp 'hiç yakışıyor mu size hanfendi' diye yanıma geldiğinden beri o herkesin bana baktığı derin sesizlik anlarını çok seviyorum.'şovunun bir parçası olmaya memnuniyetle katılırım ama patatesleriniz hiç güzel pişmemişti ve küçücük bi patates için amma da yaygara yaptın arkadaşım' diyemedim.hatta sanırım ayağa kalkıp selam verdim orda bulunan küçük insan kalabalığına.insan bi kere tozunu yutmasın sahnenin her şovsal vakkada selam veresi gerliyor.

biri beni gersin o da sensin diyerek sevgiyle kucaklamak istediğim kimse kalmazsa ne yapacağımı düşünmek için bir dakikalık meditasyon yapmaya gidiyorum.huzur güneşe selamda.

*olağanca suratsızlığıma rağmen benimle birlikte 6 saat boyunca hiç sıkılmadan bekleyen sevgili kuzenim soner ve dünya tatlısı eşi öyküye minnetler meclisinden sevgilerle.

Hiç yorum yok: