10.09.2009

şenlikli hayatımdan gerçek kesitler(odamdan sigara alıp hemen geliyorum anne, konuşucaz o ciddi konuları)

  1. espiri yapan veterinere tahammülüm yok.hele de samim o sırada can havliyle 'buraya işedim beni bu lanet olası kutunun içinden beni çıkarın ulan' diye ciyakladığı zamanlarda.veteriner naci bey aslında iyi bi insan biliyorum bunu içten içe, tanısam mutlaka sevicem.*tanımaya fırsatım yok sizi, üzgünüm naci bey! sizden bunun için tüm kalbimle özür dilerim...çünkü aşağıda taksi bekliyor bi yandan kafamda sorular dönüyor bir tane aşı varmış lösemi aşısı mı neydi cana dedi şevkiye yaptırcaklarmış onu toparlamaya çalışıyorum.adam 'ne iş yapıyosunuz?' sorusunu patlatıyor aradan her zamanki gibi geriliyorum bu soru karşısında 'pazarlamacıyım hani kapı kapı dolananlar var ya biraz onun gibi ama geçici bi iş yemin ederim' diyorum içimden.ağzımdan sadece 'labratuvar cihazları pazarlıyorum' çıkıyor.mikroskop ampülünü gösteriyor 'bunu satabilir misin?' diyor naci bey.'off samime bak be adam satamam işte istesem de satamam karaköyde börek bile satamam' diyorum içimden. 'ampülü satamam ama size mikroskop verelim yeni' diyorum samimiyetsiz bi gülümsemeyle.'iyi bi satıcısınız' diyor(sanırım sırf samimiyetsiz gülümsemenin hatrına).nasıl yalan olduğu belli olmayan bi dialog var aramızda.artık ümitsiz küçük emrah(artık rahatlıkla söylüyorum bakın emrah emraah emrah) bakışları atma vaktim geliyor 'gözünüzü seviyim tonton abim çıkarın şu canı şuncacık taşıma kutusundan' diyorum.bakış gücümle alt ediyorum nacoşu.samime yöneliyoruz.her tarafı çiş sıvazlaması tabi zavalımın çekip ensesinden çıkarıyorum.nihayet aşılar tamamlanıyor takvimlerimizi ayarlıyoruz bir dahaki buluşma için.'bizi seçtiğiniz için teşekkür ederiz 'diyor tontiş naci.eklemeden de edemiyor 'yanlız gerginsiniz bu gün bizimle ilgili değildir umarım' 'genelde gergin bi insanım ben hep böyleyim hiç değişmedim yaklaşık bir senedir de artan bi gerilim hattı içinde yaşıyorum zorunuza mı gitti' diyorum içimden tabii ki 'sizinle alakası yok, iyi günler' olarak özetliyorum ağzımdan çıkan iki cümleyle.
  2. mahalemizin taksicisisnin beklerken taksimetreyi açmamış olup giderken aldığı paryı istemesi günü kurtaran güzel an oluyor.bense içimden ne sinsice şeyler düşünüp adamıcağızı yargısız infaz ettiğim için utanç duyuyorum.(zaten bu adamı bi kere köfteci osman amcayla kanka muhabbeti yaparken görmüştüm bi nebze içim ısınmıştı)
  3. eve gelince samim çiş hüzmesi vicudunu(nasıl yazıldığını biliyorum ama söylediğim gibi yazmak hoşuma gidiyör) temizlememde epey zorluk çıkarmış olsa da annemin yine gereksiz yere aldığı iki mikrofiber bezi görünce kendime geldim.hayatın anlamını buldum yalandan mikrofiberbezde.
  4. şimdiyse ayşegüle mantı yapmaya gidiyorum canlarım sonrasında neler olcak çok merak ediyorum.

*sourberryde 'özünde iyi program' diye bi program var onu benim çok yakın arkadaşım yapıyor.(nasıl bir reklamsa)

sevgi barış dostluk içinde akın canlarım.
(yoga öğretisi kadar sevgi dolu blok elo shity )

Hiç yorum yok: